22 Ocak 2017 Pazar

Suriye’de kim kime karşı savaşıyor?

Birgun Gazetesi

 

 

 

 Suriye’de kim kime karşı 

savaşıyor?

 

İBRAHİM VARLI İBRAHİM VARLI

 Cerablus operasyonu 2011’den beri kanlı bir savaşın hüküm sürdüğü Suriye’de hem askeri hem de siyasi birtakım pozisyon değişikliklerine yol açtı. Peki, yeni denklemler ışığında kim kime karşı, neden savaşıyor?

 

Suriye’de kim kime karşı savaşıyor? 

 

Çok denklemli, çok aktörlü Suriye sahasında Cerablus harekatı, krizi daha da içinden çıkılmaz bir kaosa sürükledi. Operasyon, hem askeri hem de siyasi bir takım pozisyon değişikliklerine, cepheleşmelere yol açtı. Alman Die Welt gazetesi Fırat Kalkanı operasyonunun Suriye'deki savaşı, gerek Ortadoğu gerekse de bölge için daha da öngörülemez ve tehlikeli hale getirdiğini yazdı. Suriye adeta bir mini üçüncü dünya savaşına sahne oluyor. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Almanya, Suudi Arabistan, Katar, Türkiye, Ürdün, Bahreyn, Kuveyt, İran, Lübnan, İsrail gibi ülkelerle, NATO, Hizbullah, Kürtler, IŞİD, El Nusra, Ahraruş Şam, ÖSO gibi örgüt ve yapılar bu sahnede boy gösteriyor. Peki 2011’den beri kanlı bir savaşın hüküm sürdüğü Suriye'de kim kime karşı savaşıyor?
» 
ABD: Körfez Arap ülkeleri ve AKP hükümetiyle birlikte Suriye’deki savaşın asli sorumlularından. Rejim değişikliği için ÖSO başta olmak üzere çeşitli cihatçı yapıları destekledi. Bir tarafta IŞİD’e karşı operasyon düzenlerken, öte yanda “ılımlı” muhalifler adı altında çeşitli cihatçı grupları destekliyor. Kürtlerle ittifakını derinleştirirken, Esad yönetimi ile çeşitli görüşmeler içerisinde. Esad’ın gitmesi ilk önceli olmaktan çıktı. Rusya ile girdiği kıyasıya rekabette tüm aktörlere yatırım yapıyor!
» 
Rusya: Suriye’deki en önemli aktör. Başından bu yana Suriye devletinin yanında yer aldı. 30 Eylül 2015 Suriye’de cihatçı hedeflere yönelik hava harekâtıyla Suriye’deki savaşa resmen müdahil oldu, denklemi de temelden sarstı. Savaşın seyrini değiştiren asıl gelişme ise İran’daki hava üssünü kullanarak Suriye’deki IŞİD mevzilerini vurması oldu. Şam yönetimine koşulsuz destek verirken, Kürtlerle de yakın ilişkiler içerisinde. ABD ile birlikte Suriye’nin yeni dizaynı konusunda anlaşmazlık içerisinde.
» 
Türkiye: Baştan bu yana “muhalif” adı altında silahlı grupları destekledi. ÖSO ile çıkılan yolda Ahraruş Şam, Cündül İslam derken Sultan Murat Tugayları gibi irili ufaklı Sünni Türkmen gruplar desteklendi. Bütün stratejisini Şam yönetiminin devrilmesi üzerine kurdu. Cerablus çıkarmasıyla ilk günden bu yana beri ısrar ettiği “tampon bölge” hayalini tesis etme yolunda önemli bir mesafe katetti. Bir yandan ABD, AB ve NATO ile iş görürken, öbür tarafta ise Rusya-Tahran hattına yanaştı. Son operasyon da bu “anlaşma”nın bir sonucu. Türkiye’nin “kırmızı çizgisi” ise Kürtlerin alan kapması! “Üç günde Şam’da namaz kılarız” politikasından, “Esad’lı bir geçiş süreci”, “rejimle de konuşulabilir” söylemine dönüldü. Cerablus çıkarması ile birlikte yeniden oyun sahnesine döndü.
» 
İran: Hem askeri, hem siyasi, hem de milis desteğiyle baştan itibaren Suriye’deki temel aktörlerden. En seçkin birlikleri Suriye devletinin yanında savaşıyor. Kasım Süleymani liderliğindeki birliklerle adeta cephe savaşı veriyor. Başından itibaren Türkiye ve ABD ile farklı cephelerde olsa da Kürtlerin herhangi bir statü elde etmemesi konusunda Türkiye ile benzer bir pozisyonda.
» Suriye Devleti: Rusya ve İran gibi ülkelerle, Hizbullah ve Pakistan, Afganistan, Irak’tan gelen hatırı sayılı orandaki Şii milislerle oluşturduğu ittifak sayesinde ayakta kaldı. Halihazırda onlarca ülkesinden gelen on binlerce cihatçı ve onlara destek sunan Türkiye, Suudi Arabistan gibi ülkelere karşı direniyor. Kürtlerle yaptığı “tarihi ittifak” içerideki dengeleri kendi lehine sonuçlanmasına yol açtı.
» 
Kürtler/PYD: İlk günden bu yana izledikleri tarafsız politikaları nedeniyle Suriye krizinin en büyük kazananı oldular. “Ne rejim ne de muhalifler” politikası onları en stratejik aktör haline getirirken, Kanton yönetimleriyle “de facto” bir yapıya da kavuşmuş oldular. IŞİD’e karşı verdikleri mücadele dünyanın saygısını kazanırken, ABD, Rusya, AB tüm aktörlerle ilişki ve iletişim halindeler. İlk hedefleri her üç kantonu da coğrafik olarak birleştirmek. Cerablus sonrası Türkiye ile de fiilen karşı karşıya geldiler. Ankara’ya göre YPG’nin IŞİD karşısında elde ettiği başarılar Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurulmasının önünü açabilir. Müttefikleri kadar düşmanları da çok!
» 
IŞİD: Suriye’de Avusturya büyüklüğünde bir alana hükmediyorlar. 2014’te hilafet ilan ederek ‘İslam Devleti’ni ilan eden IŞİD, her geçen gün mevzi ve toprak kaybediyor. Ebubekir el Bağdadi liderliğindeki IŞİD, Suriye sahasındaki bütün aktörlerin “ortak düşman”ı durumunda! ABD liderliğindeki koalisyon uçaklarının yanı sıra Rusya savaş jetleri tarafından da havadan bombalanıyor. IŞİD'in en büyük mali kaynağını petrol satışı ve kaçakçılık oluşturuyor.
» 
ÖSO: Suriye’de Ankara-Riyad desteğiyle kurulan ilk “muhalif” yapılardandı. Çatışmaların başladığı Mart 2011’de, Suriye ordusundan kaçan askerler tarafından bizzat Türkiye-Suudi Arabistan yönlendirmesiyle kuruldu. ABD ve Türkiye tarafından “eğit-donat” politikasıyla resmen desteklenmesi de örgütün zamanla güç kaybetmesine engel olamadı. Cerablus operasyonuyla Türk tanklarının ve askerinin ardından Cerablus’a sokulması ÖSO’ya yeniden bir güç kazandırdı.
» 
El Nusra: Suriye’de ikinci en güçlü grup, El Kaide’nin Suriye’deki kolu olan El Nusra Cephesi. Örgüt Ankara ve Batılı ülkelerden daha fazla yardım koparmak için ismini geçen aylarda “Şam’ın Fethi Cephesi” olarak değiştirid. Mart ayında Suriye askerlerinin kontrolündeki İdlib’i ele geçiren ‘Fetih Ordusu‘na öncülük eden örgüt, ülkenin güneyinde de çok sayıda bölgenin kontrolünü elinde tutuyor. Öte yandan örgüt, Suriye’nin kontrolü için IŞİD’le de mücadele halinde.
» 
Hizbullah: Suriye’de etkin bir diğer grup, Lübnan merkezli Şii Hizbullah örgütü. Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ın ‘esas müttefik’olarak nitelediği Hizbullah, Tahran yönetimiyle de yakın ilişkiler içinde. Hizbullah’ın en etkin olduğu bölge ise Suriye’nin Lübnan sınırındaki Kalamun dağları ve çevresi. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah geçen haftalarda yaptığı konuşmada Suriye’deki etkinliklerini yoğunlaştıracağını duyurdu. Hizbullah Suriye ordusu ile birlikte ülke genelinde önemli mücadeleler veriyor. Yüzlerce militanını Suriye’de kaybetti.
» 
Ahraruş Şam: Savaşta son dönemde öne çıkarılan örgütlerden bir tanesi. Körfez Arap ülkeleriye birlikte Türkiye tarafından da destekleniyor. Mart ayında İdlib’i ele geçiren ‘Fetih Ordusu’nu oluşturan en önemli unsurlardan. Suriye’nin kuzeybatısında etkin olan örgüt son dönemlerde güneydeki etkinliğini de arttırdı. Diğer cihatçı gruplarla alan kapma arayışında.
» 
Fetih Ordusu: Suriye'deki en büyük cihatçı gruplardan biri. "Ilımlı" ve radikal grupların birleşiminden oluşan Fetih Ordusu'na bağlı gruplar arasında El Kaide'nin Suriye'deki kolu olarak bilinen El Nusra Cephesi ile Ahraruş Şam da bulunuyor. Fetih Ordusu esasında bir çatı örgüt. Ankara ve Suudi Arabistan tarafından geçen kış kurulmuştu. Ana hedef İdlip'in alınmasıydı. Bu cihatçıların çoğu yıllardır Ürdün, Cezayir, Afganistan, Çeçenistan ve diğer ülkelerden geliyor.

Aktarılan kaynak

11 Ocak 2017 Çarşamba

Dolar artışı hayatımıza nasıl yansır?

   Dolar artışı, alım gücünün düşmesine yol. açar. Çünkü Türkiye ithal ürünlerin hammadde olarak çok kullanıldığı bir ülke.

Kurdaki hareketin kalıcı olması durumunda 

Dolardaki artış zamlarla enflasyonu artırır. Enflasyon arttıkça faizler yukarı çıkar. Bu da beklentilerde bozulma ve yatırım kararlarının değişmesine yol açar. Yatırım kararları etkilenince büyüme etkilenir. Bu da istihdama ve ücretlere yansır.

Gıdaya yansıması biraz geç olur ancak meyve sebze açısından hammadde fiyatları, girdiler etkilenir.

Elektronik cihazlar ithal olduğu için kur artışı fiyatlara yansır.

Otomotivde satılan araçların yüzde 50'den fazlası ithal olduğu için otomotive fiyatları artar.

Enerjide petrol ve doğalgaz fiyatlarında maliyetler artar. Benzin, ulaşım ve ısınma giderlerinde zam gelir.Gecikmeli olsa da eninde sonunda fiyatlar yükselir.

Konutta demir çelik gibi ithal girdiler yüksek. Şu anda arz fazlası var. Önümüzdeki dönemde zam gelecektir. Yeni yapılan konutların fiyatları yükselir.

Tekstilde hammadde fiyatlarındaki artışla giyimde yeni sezon fiyatlarına zam gelir.

Artan döviz nedeniyle Yurtdışına seyahat etmek isteyenler planlarını ertelemeyi düşünebilir. Bunun da hizmet sektörüne etkisi olur.
Kısacası kurdaki yükselme kalıcı olursa hayat daha pahalı olur işsizlik artar ücretler olumsuz etkilenir.

Doların artışı ital ürünlerin fiyatını yükselttiği için talebi düşürür bu nedenle cari açık azalır ancak TL bazında borç artar.



9 Ocak 2017 Pazartesi

1986-2015 Arası özelleştirme

VIII.ÖZELLEŞTİRME VE YABANCI SERMAYE
Ülkemizin uluslararası sermayeden aldığı payın, gerek coğrafi
konumu gerekse potansiyelimizle karşılaştırıldığında çok düşük
düzeylerde kaldığı bilinmektedir. Buna rağmen, özellikle 2004-2008
yılları arasında özelleştirme ihaleleri sürecine yabancı sermayeli şirketler
yoğun ilgi göstermiştir. Dünyada yaşanan 2008 finansal krizinin de
etkisi ile ülkemize yönelik doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında
düşüşler görülmüş, bunun özelleştirmeler yoluyla sağlanan yabancı
sermaye girişlerine de menfi yönde yansımaları olmuştur. Genel amaçlı
yabancı sermaye girişleri ile paralellik arz eden özelleştirmeler yoluyla
gelen yabancı sermaye girişleri, genel eğilim doğrultusunda 2010 ve 2011
yıllarında düşük seyretmiştir.
Ülkemizin temel ekonomik sorunlarının çözümüne olumlu katkı
sağlayacak yatırım, üretim ve ihracat artışını destekleyecek, yeni teknoloji
ve uzmanlık getirecek olan yabancı sermayenin özelleştirmeler yolu ile
girişi ülkemizin gelişmesi ve üretim gücümüzün artmasına doğrudan
katkı sağlayacaktır.
Bu doğrultuda, özelleştirme uygulamalarında yerli, yabancı ayırımı
yapılmaksızın, gerekli ön yeterlilik ölçütlerine sahip her katılımcı eşit
şartlarda ihalelere iştirak edebilmektedir.
Özelleştirme uygulamaları ile kamu işletmelerinin sermayesindeki
kamu hissesinin tamamı veya bir kısmının yabancı sermayeli şirketlere
satış rakamları değerlendirildiğinde, 1986-2011 yılları arasında toplam
özelleştirmelerden %36’sı yabancı yatırımcı payını oluştururken, son
yıllarda yabancı ilgisinin zayıflaması ile 2015 yılı sonunda bu oran
%22’lere kadar düşmüştür.

1986-2015 yılları itibarıyla blok satış yöntemi ile özelleştirmeler yoluyla gelen yabancı sermaye tutarları (Milyon $)



Sağlanan yerli-yabancı sermaye ortaklı özelleştirmelerin toplamı
27.389 Milyon Dolar olup, bunun 18.393 Milyon Doları blok satış, 3.117
Milyon Doları varlık satışı, 5.879 Milyon Doları da Borsada hisse satışı
uygulamaları yolu ile gerçekleştirilmiştir.
27 Milyar 389 Milyon Dolarlık yerli-yabancı sermaye ortaklı
özelleştirme gelirinin yalnızca yabancı yatırımcılara düşen payı 19 Milyar
136 Milyon Dolar olup, bu tutar özelleştirmeler yoluyla doğrudan yabancı
sermaye girişi tutarını ifade etmektedir.
Bir kalemde en yüksek yabancı sermaye girişi, Türk Telekom’un
%55’inin 2005 yılında, 6 Milyar 550 Milyon Dolar bedelle Ojer
Telekomünikasyon AŞ’ne (Dubai / S.Arabistan / Ürdün / Lübnan) devri
ile sağlanmıştır.
Petkim Petrokimya Holding AŞ’nin %51,12’sinin, 2008’de Socar&Turcas
Petrokimya AŞ’ye toplam 2.040 Milyon Dolara satışı dolayısıyla
(Azerbaycan, Bahreyn) 1.043 Milyon Dolar (yabancı sermayedara düşen
pay), yine aynı yıl Tekel Sigara San.AŞ’ye ait 6 adet sigara fabrikasının
1.720 Milyon Dolar bedelle British&American Tobacco Tüt.Mam. AŞ’ne
(Hollanda) satışından da 1.720 Milyon Dolarlık yabancı sermaye girişi
gerçekleştirilmiştir.
2009 yılında Başkent Elektrik Dağıtım AŞ’nin özelleştirilmesinden
612,5 Milyon Dolar, 2013 yılında ise, Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ’nin
devri ile 862 Milyon Dolar, İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım
AŞ’nin devrinden de 613 Milyon Dolar, yabancı sermaye girişi sağlanmıştır.
Ayrıca T.Halk Bankası AŞ.ne ait %25,62 hissenin 2007’de uluslararası
kurumsal yatırımcılara ilk arzından 1.289 Milyon Dolar, 2012 yılında
yapılan %19.14’lük ikinci halka arzdan da 2.016 Milyon Dolar olmak
üzere toplam 3.305 Milyon Dolar, ayrıca, 2008 yılında Türk Telekom’un
%9’unun uluslararası kurumsal yatırımcılara arz edilmesinden de 1.146
Milyon Dolar yabancı sermaye girişi olmuştur.

6 Ocak 2017 Cuma

İstikrarlı bir şekilde patlıyoruz

1.   05 Haziran 2015 Diyarbakır
2.   20 Temmuz 2015 Suruç
3.   10 Ekim 2015 Ankara
4.   23 Aralık Sabiha Gökcen
5.   12 Ocak 2016 Sultanahmet
6.   17 Subat 2016 Ankara
7.   13 Mart 2016 Ankara
8.   19 Mart 2016 Taksim
9.   27.Nisan 2016 Bursa
10. 01 Ocak 2016 G.Antep
11. 12 Mayıs 2016 Diyarbakır
12. 07 Haziran 2016 Vezneciler
13. 08 Haziran 2016 Midyat
14. 28 Haziran 2016 Atatürk Hava Limanı
15. 10 Ağustos 2016 Diyarbakır
16. 10 Ağustos 2016 Mardin Kızıltepe
17. 17 Ağustos 2016 Van
19. 18  Ağustos 2016 Elazı
20. 20  Ağustos 2016 G.Antep
21. 06  Ekim 2016 Yenibosna
22. 16  Ekim 2016 G.Antep
23. 04  Kasım 2016 Diyarbakı
24. 24  Kasım 2016 Adana
25. 10  Aralık 2016 İstanbul
26. 17  Aralık 2016 Kayseri
28. 01  Ocak 2017 İstanbul Ortaköy
29. 05  Ocak 2017 İzmir Adliye



Tarımda Gübreleme

GÜBRE NEDİR? İçerisinde bir veya birkaç bitki besin maddesini bir arada bulunduran maddelere gübre denir. Gübreler yapılarına göre ticari gü...

Son 30 günde En çok görüntülenen