21 Mart 2024 Perşembe

Bitkilerden Sıvı Gübre yapımı

100 litreli bdon yada varil
Araziden tlanan yeşil otlar 
Bol miktara hamurmayası
Bir bardak pekmez yada şeker
Bir subardagı laktik asit
Otları parçalayarak bidona dolduun
10 cm de bir mayalayın
Yarıya geline laktikasit vepekmez 

Karışımında ekleyin
Tamamen dolduktan sonra kalan laktik asidide ekleyin 
Kapagını hava amayacak şekilde kaayiiın
40 gün sonra gübre tamam

Leonarditten humik asit yapımı

Su : 100 Litre
Leonardit : 25 Kg
Potasyum Hidroksit : 1.2 Kg
NASIL YAPILIR
100 Litre suyu önce 50 dereceye kadar ısıtınız.
50 dereceye geldiğinde ısı vermeyi durdurup,
25 kg Toz Leonarditi suya döküp karıştırın.
Akabinde 1,5 Kg Potasyum Hidroksiti suya yavaş yavaş ekleyini.
Ekleme işlemini dikkatlice yavaş yapmanız gerekiyor sıçramalar olabilir.
Su sıcaklıgını ısı vermeden olabildiğince korumaya çalışın.
24 saat sonra Sıvı Hümik Asitiniz hazır olacaktır.
Bu süreçte karıştırabildiğiniz kadar karıştırmanız süreci hızlandıracaktır.
Potasyum hidroksit tarımda asidik toprakların pH derecesini dengelemek alkalik yapmak amacıyla sıkça kullanılır.
70 Derece 10 Litre sıcaksu
Tahıllarda;
Ekim yada dikim öncesinde 20-30 lt. suya 2-6 kg arası karışım yapılarak 10-15 cm toprak derinliğine püskürtülerek verilebilir.
100 kg. tohum, en az 1 gece önceden; 1-2 lt. arası humik asitle yüzeyleri kaplanıp; güneş altında kurutulduktan sonra ekim yapılabilir.
Damla sulamada, dekara 1 ton suya max 500 gr karıştırılarak gelişim döneminin başında 2 kere; yağmurlama sulama ise 2-4 lt. arası humik asit ilk 30 dakikada verilerek bitki yüzeyinden akarak toprağa karışması sağlanır.
Tütün, pamuk, şeker pancarı, çay gibi endüstri bitkilerinde;
Ekim yada dikim öncesinde 20-30 lt. suya 4-8 kg arası karışım yapılarak 10-15 cm toprak derinliğine püskürtülerek verilebilir.
100 kg. tohum,en az 1 gece önceden; 1-2 lt. arası humik asitle yüzeyleri kaplanıp; kurutulduktan sora ekim yapılabilir.
Damla sulamada, dekara 1 ton suya max 500 gr karıştırılarak gelişim döneminin başında 2 kere ve çiçeklenme dönemi öncesi; yağmurlama sulama ise 4-8 lt. arası humik asit ilk 30 dakikada verilerek bitki yüzeyinden akarak toprağa karışması sağlanır.
Bağda; 
Erken ilkbaharda yada gözler uyanmadan asma yada omca başına 25-75 gr humik asit 5 katı su ile sulandırılarak omcaların dibine verilir.
Damla sulamada, yukarıda belirtilen oran asma ve omca başına 2-3 defada verilir.
Patateste Humik Asit Kullanımı
Ekilecek olan patatesin çeşidine göre ortalama 120-150 gün arasında gelişme süresine sahip olan patates; yumru irileşme döneminde en yoğun bitki besin maddesi tüketimini yapar.
Patates gelişme döneminde sırasıyla en yoğun olarak, potasyum, azot, fosfor, kalsiyum, magnezyum, kükürt ve çinko besin maddelerini tüketir.
Patatesde taban ve üst gübreleme yapılır. Yapılan toprak analizi sonuçlarına göre taban gübresi olarak; amonyum sülfat (şeker gübresi), triple super fosfat (Tsp), diamonyum fosfat (Dap), potasyum sülfat, yada çinko katkılı kompoze 15-15-15 veya 20-20-0 gübreler kullanılabilir.
Taban gübresi uygulama sırasında toprak hazırlamada humik asitler kullanılabilir.
Üst gübrelemede ise, daha sık gübreleme programı tavsiye edilir. Patates yetiştiriciliğinde çoğunlukla yağmurlama sulama sistemleri kullanıldığından, bu sistem ile verilebilecek olan gübrelerin kullanılması önemlidir.
Yine yapılan toprak analizi sonuçlarına göre, amonyum sülfat, üre, amonyum nitrat, potasyum nitrat, kalsiyum nitratlı gübreler üst gübrede uygulanır. Yapılan bu üst gübreleme programı içinde yine humik asitlerkullanılabilir.
Toprak düzenleyici olarak kullanılan ve organik yapıda olan humik asitler, bitki tarafından bu besinlerin daha iyi alınmasını ve bitkinin daha iyi su tutmasını sağlayarak patates üretiminde verim artışını teşvik eder.
Kullanılan humik asitler sayesinde gübrelerden optimum fayda sağlanması, gübre tüketiminde tasarrufuda sağlar.
Seralarda ve sebzelerde;
Ekim yada dikim öncesinde 20-40 lt. suya 4-12 kg arası karışım yapılarak 10-15 cm toprak derinliğine püskürtülerek verilebilir.
100 kg. tohum,en az 1 gece önceden; 1-2 lt. arası humik asitle yüzeyleri kaplanıp; güneş altında kurutulduktan sonra ekim yapılabilir.
Damla sulamada, dekara 1 ton suya max 500 gr karıştırılarak gelişim dönemi öncesi ve çiçeklenme dönemi öncesi 2-3 defa; yağmurlama sulama ise 4-12 lt. arası humik asit ilk 30 dakikada verilerek bitki yüzeyinden akarak toprağa karışması sağlanır.
Fide dikimlerinde ise, fidelerin kökleri 100 lt suya uygulanan 500 gr lik humik asit solüsyonuna batırılma sonrasında dikim işlemi yapılır.


2,5 KG kaliteli lonardit 40-50 humik flovik olmalı
150 Gr Potasyum Hidrooksik Kostik
Sıcak suyun içine lonarditi at uzunca bir sure karıştır ardından 150 Gr potasyum hidroksiti ilave et buharınıiçine çekmeden bir müddet daha karıştır soguyunca süz işlem tamam


11 Mart 2024 Pazartesi

BUĞDAY ve ARPA Da Yaprak gübresi

Yaprak Gübresi Hazırlanması ve Uygulama Dozu:
Buğday - Arpa yetiştiriciliğinde yapraktan gübre uygulaması için verilen öneriler 100 litre su içindir. İlaçlama tankınızın büyüklüğüne göre gübre miktarını ayarlayınız. Aşağıda verilen öneriler doğrultusunda uygulama yapınız.
Kardeşlenme ve Sapa Kalkma Dönemi Uygulaması
I. Öneri
100 litre suya TOROSOL 15.30.15 + TE gübresinden 750 – 1.000 gr eriterek uygulama yapınız. Bu gübreyi temin edememeniz durumunda TOROSOL ve
MAXITOR 18.18.18 + TE veya TOROSOL 20.20.20 + TE gübrelerinden birini seçerek aynı miktarda uygulama yapabilirsiniz.
II. Öneri
100 lire suda 500 gr Potasyum Nitrat + 250 gr MAP + 250 gr Üre + 100 gr Çinko Sülfat (veya Çinko - EDTA) eritilerek uygulama yapılır (İlaçla uygulamalarda yayıcı -yapıştırıcı kullanımına gerek yoktur).
Başakçık Dönemi Uygulaması
100 litre suda 2 - 3 kg Düşük Biüreli Üre + 100 gr Çinko - EDTA (veya Çinko Sülfat) + yayıcı - yapıştırıcı karıştırarak uygulama yapınız.

YAPRAKTAN GÜBRELEME

YAPRAKTAN GÜBRELEME
 Tüm bitkiler, büyümeleri gelişmeleri ve yüksek kaliteli ürün verebilmeleri için gerekli besin maddelerini kökleri vasıtasıyla topraktan ve toprağa uygulanan mineral gübrelerden alırlar. Ancak iklim ve toprak şartlarındaki bitkiye uygun olmayan bazı özellikler, bitkilerin bazı besin elementlerini topraktan kökleri vasıtası ile tam ve yeteri kadar almalarını engellediği için bitkiler öncelikle yapraklarında, sürgün - dal - gövde ve kökleri ile meyvelerinde beslenme bozuklukları gösterirler. Bitkilerin yapraktan beslenmesi yaprakta ve meyvede görülen eksiklikleri daha kısa sürede gidermek içindir. Bitki yapraklarının üst ve alt yüzlerinde kütiküla adı verilen dış şartlardan koruyucu bir tabaka mevcuttur. Bu tabaka bitki yaprağının en önemli kısmı olan epidermis (üst-alt) hücrelerinin üstünü örterek yaprağın zarar görmesini engeller. Geçirgenliği az olan bu tabaka içinde çok ince mikrofibril (ipliksi) kanallar vasıtası ile su ve suda erimiş besin maddeleri yaprakların iç kısımlarına doğru girer. Bitki besin maddelerinin çok az bir kısmı yapraklarda bulunan ve bitkinin hava alışverişini sağlayan stoma (gözenek) adı verilen kısımlarından da alınabilir. Bitki besin elementlerinden Azot (özellikle üre formu) en hızlı yaprağa geçen elementtir. Bunun sebebi ise üre, suda eridiğinde (+) ve (-) elektrik yükü kazanmayıp kütikülada bulunan kanallardan içeriye geçebilecek çapta olmasındandır. Bu nedenle de yaprak gübrelerinde azotun üre formunda olması arzu edilir. Besin elementlerinin alınış hızlarına ait bilgileri bu rehberde inceleyerek kaç gün aralıklarla ve bitkinin hangi gelişme döneminde uygulanması gerektiğine karar verebilirsiniz. Bitkilerin ihtiyaç duyduğu besin elementlerinin tamamı hiçbir zaman yapraktan uygulama ile karşılanmaz. Esas olan toprak, yaprak ve su analizlerine dayalı olarak topraktan yapılan taban (toprak altı) ve üst gübrelemedir. Noksanlık durumunda bitkilerin eksikliği görülen o besin elementi veya elementleri ile yapraktan takviye olarak gübrelenmesi gerekmektedir.
Bitkilerde Besin Elementi Noksanlık veya Fazlalığının (Toksite) Sebepleri
• Toprak Faktörleri
• İklim Faktörleri
• Bitki Faktörleri
olarak 3 önemli faktörden kaynaklanabilmektedir.
13

14
Toprak faktörleri toprağın fiziksel, kimyasal, mikrobiyolojik ve toprak işleme şeklinden kaynaklanan olumsuz özelliklerdir.
Eksikliği görülen besin elementleri toprakta yeterli miktarda vardır ancak alınmasını engelleyen toprak faktörleri vardır:
• Toprak çok kireçlidir ve bu nedenle toprak pH değeri bitki için çok yüksektir. Toprak pH değerinin bitkinin isteğine uygun hale getirilmesi gerekir.
• Toprak pH değerinin yüksek oluşu topraktaki besin elementlerinin ve toprağa uygulanan gübrelerdeki besin elementlerinin yarayışlılığını azaltır. Toprak pH değerinin yüksekliği Molibden hariç tüm mikro elementler ile özellikle fosfor alınımını ve elverişliliğini engeller. En uygun toprak pH değeri birçok bitki için 6.7 - 7.3 pH değerleri arasıdır.
• Aşırı yağış veya toprak ana materyalinin asidik karakterde olması nedeni ile toprak pH değeri düşük (6’dan az) olur (Orta ve Doğu Karadeniz ile Niğde dolayları ve kireçsiz topraklar) ve besin maddeleri yıkanabilir. Bu gibi toprakların pH değerinin kireçleme ile yükseltilmesi gerekir. Düşük pH değerli topraklarda Kalsiyum, Magnezyum, Potasyum ve Fosfor elementleri noksanlıklarına karşılık Demir, Mangan ve Alüminyum fazlalıkları (toksiteleri) görülebilir. pH değerinin azaltılması veya yükseltilmesi ile ilgili geniş bilgileri Toros Tarım web sayfasında bulabilirsiniz.
• Noksanlığı görülen besin elementi toprakta çok azdır ve topraktan uygulama ile sonuç alınamamaktadır veya topraktan uygulama zamanı geçmiştir.
• Dekara veya ağaç başına verilmesi gereken mikro element gübresi miktarı çok azdır.
• Sulama suyunda veya toprakta bikarbonat (HCO3)-1 anyonu miktarı çok yüksektir. Özellikle demir alınımı engellenir.
• Topraktaki kil minerali cinsi ve miktarı besin elementi fiksasyonu (verilen gübredeki besin elementinin bağlanması) yaparak verilen gübrenin alınmasını engelleyebilir.
• Toprakta taban suyu çok yüksek ise ve toprak killi yapıya sahip ise toprak havasındaki oksijen miktarı (%10) azalabilir.
• Toprak çok kumsal yapıya sahip ise potasyum ve magnezyum noksanlığı görülebilir.

• Topraktaki besin elementleri arasındaki zıt ilişkiler besin elementi alınımını engelleyebilir (K-Mg, P-Zn, P-Fe vb.) parantez içindeki elementler arasında çok kuvvetli zıt ilişki nedeni ile birinin alımında sıkıntı çekilmektedir.
• Hatalı sulama yöntemi ile toprak tuzlanabilir veya sulama suyu kalitesi bozuk ise tuzluluk meydana gelebilir.
• Toprak çok soğuk (donmuş) ise
• Hava şartları çok soğuk, sıcak veya kurak ise
• Toprakta organik madde çok az ve toprakta mikroorganizma aktivitesi düşük ise
• Çok yıllık bitkilerde (meyve-bağ) uygun anaç üzerine aşılama yapılmamış ise
• Hatalı toprak işleme ile pulluk tabanı (geçirimsiz toprak tabakası) meydana gelmiş ise
• Meyve ağaçlarında ve bağlarda hatalı dikim (aşı gözünün toprak içinde kalması gibi) yapılmış ise,
bitkinin gelişme dönemine göre uygun gübre kullanmak gerekir. Bu konuda bilgiler bu rehberde her bitki için ayrı ayrı verilmiştir. Yukarıda belirtilen nedenlerle besin elementi noksanlıkları ortaya çıkabilir. Bu durumlarda yapraktan gübreleme yapmak gerekir.
Yapraktan Gübrelemede Dikkat Edilecek Hususlar
• Yapraktan uygulanan gübreler katı veya sıvı formda olabilir. Katı formda ise ayrı bir yerde eritilir.
• Gübreleme (ilaçlama) tankını yarıya kadar su ile doldurun. Erittiğiniz gübreli su veya sıvı gübreyi önerilen miktarda tanka koyun ve karıştırarak iyice erimesini ve karışmasını sağlayın.
• İlaçla birlikte verilecek ise ilacınızı gübreden sonra koyun ve tankınızı su ile doldurun.
• Sabah çiğ kalktıktan sonra veya akşamüzeri (gece) yaprak gübresi uygulaması yapınız. Uygulamayı öğle sıcaklarında yapmayınız.
• Hava sıcaklığı 30°C’nin üzerinde ise, çok kuvvetli rüzgar varsa uygulama yapmayın.
• İlaçlama yapılmayıp sadece yaprak gübresi uygulanacak ise tankın büyüklüğüne göre yayıcı yapıştırıcı ilave edin ve karıştırın.
• Pülverizatörünüzü en ince (küçük) zerrecikler halinde verilebilecek şekilde ayarlayın.
15

16
• Yaprak gübrelemeleri bitkinin gelişme dönemine göre 10 - 15 gün ara ile 2 - 3 kez uygulanabilir.
• Kalsiyumlu gübreler (kalsiyum nitrat) kesinlikle zirai ilaçlarla birlikte kullanılmaz. Fosforlu ve sülfatlı gübrelerle kalsiyumlu gübreler kesinlikle karıştırılmaz.
• Yaprak gübreleri kimyasal olarak bir tuzdur. Önerilen miktarlardan daha fazla kullanımında, aşırı sıcak ve öğle saatlerinde uygulamada yapraklarda yanıklıklar yapar ve bitkiye zarar verir.
• Uygulama doz ve miktarları için ambalajlarındaki bilgilere bakarak uygulama yapınız.
• En doğru yaprak gübresi kullanımı, toprak ve yaprak analizlerine göre önerilen gübrelemedir. Bu konuda Toros bayiniz kanalı ile Toros Tarım’ın uzman mühendislerinden bilgi alınız.
Yaprak Gübresi Alırken Nelere Dikkat Edilmelidir?
• Katı formda olan yaprak gübrelerinin suda erime oranı yüksek olmalıdır. Bir litre suda en az 200 g (%20) eriyebilmelidir. Yaprak gübreleri içinde suda erir potasyum sülfat gübresi bir litre suda 100 g eriyebilir.
• Katkı - dolgu maddesi ihtiva etmemelidir.
• Suda eridikten sonra dibe çökme olmamalı, bulanıklık - tortu yapmamalıdır.
• Sulama suyunun pH değerini yükseltmemeli ve çok asit hale getirmemelidir. pH yüksek (8 pH) veya çok düşük (5 - 6 pH) olursa ilacın etkisi görülmez. Gübreli ve ilaçlı suyun pH değeri 6.5 - 7 arasında olmalıdır.
• Katı ve sıvı formda olan yaprak gübrelerinde mikro besin elementlerinden Demir (Fe), Mangan (Mn), Çinko (Zn) ve Bakır (Cu) şelat (kileyt) formunda olmalıdır. Bor (B) ve Molibden (Mo) şelatlı olmaz.
• Katı formda olan çok bitki besin elementli (NPK + TE) gübrelerde etkili madde toplamı %50’nin üzerinde olmalıdır.
• Bitkilere zararlı olan Klor (Cl) ve Sodyum (Na) gibi elementleri ihtiva etmemelidir. (veya çok az miktarda olmalıdır)
• Sıvı formda olan yaprak gübrelerinin ambalajları düzgün olmalıdır. (bombe yapmış, içe çökmüş olmamalıdır)
• Tek veya çok bitki besinli yaprak gübrelerinin TSE ve EC normlarına uygun olduğu T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı onayı olmalıdır.
• Zirai ilaçlarla birlikte uygulanabilmelidir.

YAPRAK GÜBRELERİ
Bitkiler besin maddelerinin büyük bir kısmını topraktan alırlar. Şekil 1 ve Şekil 2’den görüldüğü gibi özellikle yaprakların alt yüzeylerinde bulunan ve bitkinin solunum organı gibi görev yapan gözenekler (stomalar) bitkide gaz alışverişinde görev alırlar. Stomaların sayısı ve büyüklüğü bitkilere göre farklılık göstermektedirler. Tek yıllık bitkilerde 1 mm2 de 100 - 200 kadar stoma bulunurken çok yıllık bitkilerde (bağ dahil) stomaların adedi 1 mm2 de tek yıllık bitkilere oranla 3-5 kat daha fazla bulunmaktadır. Stomalar daha sonra açıklanacağı gibi her ne kadar doğrudan besin maddesi alışverişinde bulunmasalar bile atmosferde bulunan gazlar içinde bitki besini sayılabilen (NO2, NH3, SO2) gazları yapraklarındaki stomalar aracılığı ile alınmak sureti ile metabolizma olaylarında kullanılabilmektedir. Şekil 1’de gösterilen bitkinin yaprak kesiti incelendiğinde bitkinin yaprağının alt ve üst yüzeyinde bitkiyi dış şartlardan koruyan ve bitkinin yaprağından yaprak dışına su ve su içinde çözünmüş olan bazı bileşiklerin çıkmasını engelleyen kütikula tabakası bulunmaktadır. Bu tabaka tamamen sıkı bir yapıya sahip olmayıp yapısında hidrofilik karakterli çok küçük boşluklar (kanallar) bulunmaktadır.
Şekil 1. Bitki yaprağının kesiti
  17

 18
Şekil 2. Kutikulanın şematik yapısı
Bitkilerin yaprak yüzeylerine püskürtülerek uygulanan mineral besin maddeleri bu kanallardan içeri alınarak yapraktan beslenmeye yardım ederler. Hidrofilik boşlukların negatif (-) elektrik yüküne sahip olmaları nedeni ile pozitif (+) elektrik yüküne sahip olan katyonlar bu boşluklardan eksi (-) elektrik yüklü besin maddesi olan anyonlara oranla bitkinin yaprağına daha zor girerler. Bu boşlukların çapları çok küçük olup katyonların çapına ve elektrik yüküne bağlı olarak yapraktan besin elementlerinin giriş hızı farklı olmaktadır (Çizelge 2 - 3). Besin elementleri içinde en hızlı alınan azottur. Azotun en hızlı alınan formu ise üre formunda olan azottur. Ürenin hızlı alınmasının nedeni katı formda olan üre, suda eritildiğinde elektriksel yüke sahip olmadığı için çapı hidrofilik boşlukların çapından daha küçüktür ve bu nedenle ürenin bitki bünyesine geçişi çok kolay olmaktadır. Yapılan çalışmalarda şartlar uygun ise, uygulanan ürenin %50 kadarı iki saat gibi kısa sürede ve tamamı 1 - 2 gün gibi bir sürede bitki yaprağı tarafından alınmaktadır. Diğer bitki besinlerinde ise bu süre 2 - 10 günü bulmaktadır. Bu nedenle yapraktan gübrelemede uygulama adedi bir defa olmamalı en az 2 - 3 defa yapraktan uygulama yapmak gerekmektedir. Yaprak gübrelerinde besin maddelerinin alınma kolaylığını sağlamak için yayıcı yapıştırıcı ve yüzey gerilimini azaltıcı maddeler kullanmak sureti ile gübrenin etkinliği artırılmaya ve hatta özellikle demir ve diğer mikro besin elementleri (bor ve molibden hariç) EDTA ve türevleri ile bağ meydana getirerek çeşitli bileşikler halinde yapraklara pülverize edilmektedir (Şekil 3). Ancak, bir molekülün çapı ne kadar büyük ise onun yapraktan içeriye girişi o kadar zor olur. Ancak organik bağ halinde bağlanmış olan demir, çinko, mangan, bakır, gibi elementler yapraktaki hidrofilik boşluklardan içeriye girebilir.

Yaprak gübreleri katı (toz ve kristal) ve sıvı formda olabilir. Sıvı formda olan yaprak gübreleri çoğunlukla katı formda olan mineral gübrelerin su, asit ve özel çözgenlerde eritilerek konsantre eriyik halinde hazırlanmasından veya şelatlama materyalleri ile sıvı formda hazırlanmasından meydana gelir. Etkili madde miktarları toplamı katı formda olanlara oranla 2 - 3 kat daha azdır. Yaprak gübrelerinde uygulama dozu etkili madde bazında mikro elementlerde % 0.1’i makro elementlerde ise % 1’i geçmemelidir (Düşük Biüreli Üre hariç). Uygulama doz ve zamanları bitkinin gelişme dönemine, bitkinin yaprağındaki kutikula tabakası kalınlığına göre değişmektedir.
Yapraktan uygulanan gübreler kimyasal tuz formunda olabildiği gibi (örnek çinko sülfat) alınım kolaylığı ve etkinliğini arttırmak amacı ile şelat (kileyt) formunda (örnek Demir-EDTA gibi) olabilir. Şelatlama materyali olarak EDTA ve benzeri bileşikler olabildiği gibi aminoasitler, organik ve humik asitlerde şelatlama materyali olarak kullanılmaktadır (Çizelge 1).
Şekil 3. Mineral elementlerin şelatlanması
Şelatlı ve şelatsız besin elementlerinin yapraktan alınımı
 19

Çizelge 1. Şelatlamada Kullanılan Maddeler
 Şelatlama Ajanı
  Kısa Adı
  Kimyasal Formülü
  Ethylenediaminetetraacetic acid EDTA
Ethylenediamine-N,N’-di[(ortho-hydroxyphenyl)acetic acid] EDDHA[o,o]
2-Hydroxyethylethylenediaminetriacetic acid HEEDTA
Diethylenetriaminepentaacetic acid DTPA
Iminodisuccinic acid IDHA
N,N’-di(2-hydroxybenzyl)ethylenediamine-N,N’-diacetic acid HBED
Lignosulfonic Acid LS
C10H16O8N2
C18H20O6N2
C10H18O7N2
C14H23O10N3
C8H11O8N
C20H24N2O6
-
    Ethylenediamine-N-[(ortho-hydroxyphenyl) acetic acid]- N’- [(para-hydroxyphenyl)acetic acid]
  EDDHA[o,p]
   C18H20O6N2
         ethylenediamine- N,N’-di[(5-carboxy-2-hydroxyphenyl)acetic acid]
   EDDCHA
  C20H20O10N2
  ethylenediamine- N,N’-di[(2-hydroxy-5-sulfophenyl)acetic acid]
   EDDHSA
  C18H20O12N2S2
  ethylenediamine- N,N’-di[(ortho-hydroxy-methylphenyl)acetic acid]
   EDDHMA[o,o]
  C20H24O6N2
  ethylenediamine- N-[(ortho-hydroxy-methylphenyl)acetic acid]- N’-[(para-hydroxy-methylphenyl)acetic acid]
    EDDHMA[o,p]
   C20H24O6N2
   Yapraktan yapılan uygulamalarda (gübrelemelerde) besin elementlerinin alınım hızları farklıdır. Bazı besin elementlerinin yaprağa geçiş hızları ve % 50’ sinin bitki tarafından alınım zamanı aşağıdaki Çizelge 2 ve Çizelge 3’te verilmiştir:
Çizelge 2. Besin Elementlerinin Yaprağa Geçiş Hızları*
 Hızlı
  Orta Hızlı
  Yavaş
  Çok Yavaş
  Üre - Azotu
NH4 - Azotu
NO3 – Azotu
Potasyum
Sodyum
Fosfor
Kükürt
Çinko
Bakır
Demir
Mangan
Molibden
Bor
Magnezyum
Kalsiyum
     Çizelge 3. Bazı besin elementlerinin alınımı için gerekli zamanlar
 Besin Elementi
  % 50’ sinin alınması için geçen zaman
  Azot (Üre olarak) Fosfor Potasyum Kalsiyum Magnezyum Çinko Mangan
*(Fernández ve ark., 2013; Epstein ve Bloom, 2005)
0.5 - 2.0 saat 5 - 10 gün 10 - 25 saat 1 - 2 gün
2 - 5 saat
1 - 2 gün
1 - 2 gün
              20

BİTKİLERDE BESİN ELEMENTİ NOKSANLIKLARI NASIL BELİRLENİR?
Bitkilerde besin elementi noksanlıkları ve fazlalıkları (toksite) önce yapraklarda görülür. Bazı durumlarda noksanlık belirtisi yapraklarda görülmeyebilir. Buna gizli noksanlık adı verilir. Gizli noksanlık olup olmadığı yaprak analiz sonucunda belirlenir. Bitkinin yapraklarındaki besin elementi noksanlıkları belirli bir sistem içinde oluşmaktadır. Makro besin elementi diye tanımladığımız Azot (N), Fosfor (P), Potasyum (K) ve Magnezyum (Mg) noksanlıkları tek yıllık bitkilerin yaşlı yapraklarında, çok yıllık bitkilerde sürgünün dip kısmındaki yapraklarda görülür.
Makro besin elementlerinden Kalsiyum (Ca) ve Kükürt (S) ile mikro besin elementlerinden Demir (Fe), Mangan (Mn), Çinko (Zn), Bakır (Cu), Bor (B) genç yapraklarda, meyve, dal ve sürgünlerde görülür. Molibden noksanlığı ise hem genç ve hem de yaşlı yapraklarda görülebilir. Noksanlık belirtileri yaprak ucundan başlayıp yaprak sapına doğru ilerleyebildiği gibi yaprak kıyısından yaprak orta damarına doğru renk değişimleri veya damar aralarında renk değişimleri şeklinde olabilir. Yaprak büyüklüğünde ve yaprak şeklinde (daralma, kıvrılma gibi) görülebilir, değişimlere bakarak hangi element noksanlığından ileri geldiği belirlenebilir (Şekil 4).
Şekil 4. Besin Elementleri Noksanlık Belirtisi Bölgeleri
  21

22
Besin elementi noksanlıklarının bitkilerde görünüş şekilleri aşağıda maddeler halinde verilmiştir:
• Yapraklarda erken (zamansız) renk değişimi olması
• Yaprak kenarlarında yukarı ve aşağı doğru kıvrılmalar
• Yaprak küçülmesi veya aşırı derecede büyümesi
• Yaprak dokusunun gevşek yapılı olması
• Sürgün, dal, gövdede boğum aralarının daralması
• Bodur boylu bitki meydana gelmesi
• Sürgün, dal ve gövdede zamk teşekkülü
• Kök gelişmesinin az olması
• Meyve iriliğinde küçülme ve şekil bozukluğu
• Çok erken veya geç çiçek açması
• Meyvenin kabuk kalınlığında ve renginde bozulma
• Meyvenin çiçek burnunda renk değişimi, meyve çapında küçülme - irileşme
• Meyve içinde yumuşama ve öz çürümesi
Yukarıda belirtilen değişikliklerden biri veya birkaçı bitkilerde görülebilir. Bu belirtiler hangi besin elementi noksanlığı veya fazlalığından olduğunu gözle belirleyebilmek için her besin elementinin bitkilerde ne gibi belirtiler meydana getirdiğini bilmek (Toros Tarım’ın web sayfasında yer alan renkli resimlere bakınız) ve bitkiden yaprak örneği alıp analiz yaptırmak gerekir.
Bitkilerin yapraklarında görülen besin elementi noksanlıkları belirli bir sistem içinde meydana gelmektedir. Azot (N), Fosfor (P), Potasyum (K) ve Magnezyum (Mg) gibi besin elementleri bitkilerin yaşlı yapraklarında (sürgün dibindeki yapraklar) görülürken Kalsiyum (Ca), Kükürt (S), Demir (Fe), Mangan (Mn), Çinko (Zn), Bakır (Cu) ve Bor (B) bitkilerin en genç (sürgün ucu) yapraklarda görülür. Bazı besin elementi noksanlıkları ise belirgin olarak meyvelerde (domateste çiçek burnu, pancarda öz çürüklüğü, elmada acı benek, patateste iç kararması, turunçgillerde koflaşma, kalın kabuk, şekil bozukluğu gibi) görülür.
Bu değişikliklere ait bilgiler her besin elementi noksanlığında ayrı ayrı verilmiştir.
AZOT NOKSANLIĞI (N)
Tüm bitkilerde verimi en çok etkileyen besin elementi azottur. Azot noksanlığı bitkilerin yaşlı yapraklarında (sürgünlerin dip yaprakları) görülür. Yaprak ucundan başlayan renk açılması (sararma) damarlarda dahil yaprak sapına doğru ilerler. Yeşil renk önce sarı-yeşil sonra sararma şeklinde kendini gösterir. Bitkinin en

üst kısmındaki yapraklar normal renktedir. Bitkiler genel görünümü ile cılız yapılı olur yaprak dokusu ince yapılıdır. Noksanlığın yaşlı yapraklardan başlayıp yavaş yavaş bir üst yapraklara doğru ilerlemesinin ve genç yapraklarda görülmemesinin sebebi azotun bitki bünyesinde genç kısımlara hızlı ve kolay taşınmasındandır. Azot yetersizliği bitkinin kök gelişmesini de zayıflatır. Fazlalığında ise koyu yeşil, kaba yapılı yapraklar, yaprak adedinde artış ve bitki boyunda irileşme görülür. Bitkinin dalları gevrek yapılı olur. Bu gibi durumlarda hasatta gecikme, soğuk ve kuraklıktan zarar görme, buğday gibi bitkilerde yatma, ürünün depolama ömründe azalma olur. Hastalık ve zararlılara dayanıklılık azalır. Azot noksanlığında ise buğdayda % protein ve % glüten miktarlarında azalma olur. Her bitkiye ait fazlalık ve noksanlık bilgileri web sayfamızda mevcuttur.
FOSFOR NOKSANLIĞI (P)
Toprakta bulunan fosforun ve toprağa verilen fosforlu gübreden bitki kökleri vasıtası ile alınmasını engelleyen birçok toprak faktörü olması nedeni ile bitkilerde fosfor noksanlığı belirtileri görülür. Noksanlık belirtisi azotta olduğu gibi bitkinin yaşlı yapraklarında, sürgünlerin dip kısmındaki yapraklarda görülür. Yapraklarda yeşil renk önce mavimsi yeşil ve daha ileri safhada morumsu erguvan rengine döner. Yaprak adedinde azalma olduğu gibi yaprak küçülmesi ve çiçek teşekkülü azalır. Çiçeklenme gecikir, meyve ağaçlarında meyve dökümü artar, hasat gecikir. Fosfor noksanlığı özellikle çok soğuk toprak ve hava şartlarında kendini belli eder. Buğday, mısır, pamuk gibi erken ekim yapılan bitkilerde, erken dikimi yapılan sebze fidelerinde doğru fosforlu gübreleme yapılmış olsa bile bitkinin dip kısmındaki yapraklarda hava şartlarının soğuk olması nedeni ile bitkilerde morarma görülür.
POTASYUM NOKSANLIĞI (K)
Ülkemizde başta mısır, pancar, pamuk, patates, ayçiçeği gibi tarla bitkileri ile sebze ve meyve ağaçlarında potasyum noksanlığına çok sık rastlanmaktadır. Noksanlık belirtileri bitkinin yaşlı yapraklarında başlar. Yaprağın uç kısmından ve yaprak kenarlarından başlayan noksanlık belirtisi önce yaprak kıyıları açık sarı ve daha sonra kahverengine döner, yaprakların orta damarları yeşil kalır. Potasyum noksanlığında bitkinin su tüketimi artar, hastalık ve zararlılara dayanıklılık azalır, aşırı soğuklardan bitki zarar görür. Potasyum noksanlığı meyve ve sebzelerde kalitenin azalmasına, meyve renginin tam oluşmamasına neden olur. Patates gibi yumru bitkilerinin depolama ömrü azalır. En belirgin potasyum noksanlığı mısır koçanlarının tepe kısmının daneleri dolmayıp boş kalması (kel görünmesi) ve dip yapraklarda orta damarın yeşil kalıp yaprak kenarlarının sarı kahverengi olmasıdır. Türkiye topraklarının potasyum bakımından yeterli olduğu bildirilmesine rağmen özellikle sulanan, dekardan yüksek verim alınan tarla bitkilerinde meyve ve sebzelerde kalite artışı için topraktan uygulamaya ilave olarak yapraktan potasyumlu gübre uygulamak yararlıdır.
23

24
MAGNEZYUM NOKSANLIĞI (Mg)
Magnezyum noksanlığı tek yıllık bitkilerin alt kısmındaki yaşlı yapraklarda meyve ağaçlarında sürgünlerin dip kısmındaki yapraklarda görülür. Magnezyum noksanlığı belirtileri potasyum noksanlığına biraz benzemesine rağmen aralarında fark vardır. Magnezyum noksanlığı yaprak sapı kısmından damar aralarında başlarken potasyum noksanlığı yaprak ucundan ve kenarlarından başlar. Yaprağın damar aralarında büyük lekeler halinde önce sarı yeşil renk açılması ileri safhada ise sarı kahverengi ve kırmızımsı mor lekeler halinde magnezyum noksanlığı görülür. Magnezyum noksanlığı çok asit toprak şartlarında, kumsal topraklarda ve iyi yanmamış hayvan gübresi kullanımında ortaya çıkmaktadır. Magnezyum noksanlığı görülen yörede fazla potasyumlu gübre kullanımı ve azotlu gübrenin sadece amonyum formunda kullanılması magnezyum noksanlığını artırır. Bunun yanında iyi olgunlaşmamış hayvan gübresi kullanımı magnezyum noksanlığını hızlandırır.
KALSİYUM NOKSANLIĞI (Ca)
Azot, fosfor, potasyum ve magnezyum noksanlıkları yaşlı yapraklarda görülmesine rağmen makro besin elementi olan kalsiyum noksanlığı bitkinin tepe kısmındaki genç yapraklarda görülür. Kalsiyum noksanlığında genç yaprakların yeşil rengi, yeşil - sarı ve sarımsı beyaz renk alır, yaprak küçülür, yaprak kıyılarında kıvrılma görülür, buğday-mısır gibi uzun yapraklar orta kısmından aşağı doğru bükülür. Kalsiyum noksanlığında hücre zarları gevşek yapılı olduğu için yapraklar çok gevşek yapılı olur. Noksanlık belirtileri meyvede de kendini gösterir. Domates, biber gibi bitkilerin meyvelerinin çiçek kısmında önce açık yeşil, yeşil sarı ve daha sonra sarımsı beyaz renk meydana gelir. Bu bölgedeki hücrelerin zarları çatlayarak hücre suyu dışarıya çıkıp hastalık etmenlerinin bulaşmasına neden olur. Bu belirtiye domates ve biberde çiçek burnu çürüklüğü adı verilmektedir. Benzer durum meyvelerden elma, armutta görülmektedir. Bu meyvelerde meyvenin kabuğundan başlayıp meyve içine doğru ilerleyen küçük kahverengi lekeler görülür. Bu noksanlık belirtisine acı benek adı verilmektedir. Kalsiyum noksanlığı kiraz meyvelerinde yağmurdan sonra çatlama meydana gelmesi ile kendini belli eder. Kalsiyum noksanlığı görülen yörelerde yumuşak çekirdekli meyvelerin yetiştiriciliğinde amonyum formunda azotlu üst gübre kullanmamak gerekir. Kalsiyum noksanlığı toprak kireçli olsa bile bitkinin su ihtiyacını düzenli ve yeterli karşılamadığımız için ve kalsiyum bitki bünyesinde zor taşındığı için noksanlık belirtileri yine görülebilir.
KÜKÜRT NOKSANLIĞI (S)
Makro besin elementi olmasına rağmen mikro besin elementleri gibi bitkilerin tepe kısımlarında sürgün uçlarında bulunan en genç taze yapraklarda noksanlık belirtileri görülür. Kükürt noksanlığında yaprak ayasında daralma, yapraklarda damarlar dahil homojen bir sararma ve yaprak dokusunda incelme görülür. Kükürt

noksanlığı verim ve kalite azalması ile kendini belli eder. Buğday gibi bitkilerde % ham protein ve % gluten miktarında azalma, nişastalı ürünlerde % nişasta miktarında ve kalitesinde azalma görülür. Noksanlık belirtisi azota benzemesine rağmen azot noksanlığı yaşlı yapraklarda görülürken kükürt genç yapraklarda görülür. Topraktan kaldırılan kükürt miktarı bitkinin topraktan kaldırdığı fosforun en az yarısı kadar ve bazı bitkilerde (soğan, sarımsak, lahana, kanola vb.) fosfora yakındır. Toprakta veya sulama suyunda biraz bor fazlalığı varsa yapısında sülfat (SO4) formunda kükürt ihtiva eden gübre kullanmak yararlıdır. Bunun yanında yaprağı yenen sebzelerde yaprakta nitrat (NO3) birikiminin azalması da sülfatlı gübre kullanmakla olur.
DEMİR NOKSANLIĞI (Fe)
Bitkilerde eksikliği çok sık görülen besin elementi demirdir. Topraklarımızda yeterli miktarda demir bulunmasına rağmen birçok nedenle topraktan demirin alınması, bitki bünyesine taşınması engellendiği için demir noksanlığı ortaya çıkmaktadır. Demir noksanlığı bitkilerin en genç taze yapraklarında, sürgün - dal ucundaki tepe yapraklarda görülür. Noksanlığın başlangıcında orta ve yan damarlar yeşil olarak görülürken ileri safhadaki demir noksanlığında damarlarda sararır. Demir noksanlığında en uçtaki yaprak tamamen sararmış iken sürgünün dip kısmındaki yapraklarda damarlar yeşil, damar araları az sararmış şekilde görülür. Demir noksanlığının en büyük sebebi toprağın kireçli, pH değerinin yüksek ve sulama suyundaki bikarbonat (HCO3) anyonunun yüksek olmasındandır. Bunun yanında özellikle kış aylarında taban suyunun yüksek olması veya bazı topraklarda toprak tesviyesinin iyi olmaması nedeni ile toprak yüzeyinde su göllenmesinin olmasındandır. Demir noksanlığı, kalsiyum noksanlığı ve kükürt noksanlığı aynı yapraklarda olur ve birbirlerine çok benzerler. Bunu ayırt etmek gerekir. Kalsiyum noksanlığında yaprak küçülmesinin yanında yaprak kıyılarında kıvrılma olur, demirde olmaz. Kükürt noksanlığında yaprak ayasında daralma ve damarlarda da sararma olur. Demirde daralma olmaz ve damarlar başlangıçta yeşildir.
MANGAN NOKSANLIĞI (Mn)
Mangan noksanlığı da diğer makro besin elementleri gibi bitkinin en genç taze yapraklarında görülür. En belirgin görülme şekli yaprak ayasındaki yan damarlar arasındaki büyük sarımsı yeşil ve daha sonra sarı lekeler halinde kendini gösterir. Sararmış olan bu renk açılmaları ileri safhalarda kahverengi olur. Mangan noksanlığında damarlar yeşil kalır. Mangan fazlalığı ise toprak pH değeri 5’in altında olan yörelerde görülür. Bu durumda yaprak ucundan itibaren aşağıya doğru kıvrılır ve büyük kahverengi lekeler (yanıklık) meydana gelir.
ÇİNKO NOKSANLIĞI (Zn)
Demir noksanlığı gibi çinko noksanlığı da ülkemizde çok yaygın olarak görülmektedir. Toprak pH değeri 7.5’in üzerinde olan tarla ve bahçe bitkilerinde
25

26
çok sık çinko noksanlığına rastlanır. Çinko noksanlığında yapraklar küçülür, dal ve sürgünlerde boğum araları daralır, rozetleşme (buket) şeklinde yaprak kümeleri meydana gelir. Yaprakların damar aralarında toplu iğne başı büyüklüğünde sarı lekeler görülür. Bu değişimler sürgün ucundaki genç yapraklarda meydana gelir. Ağaçlardaki meyveler küçük kalır. Buğday gibi bitkilerde kardeş sayısında azalma olur, kök gelişmesi zayıflar. Çeltikte ise genç yapraklarda pas hastalığına benzer kahverengi lekeler, mısırda ise ilk çıkış dönemlerinde damar aralarında bronzlaşma şeklinde renk açılması (beyaz tomurcuk) görülür. Çinko noksanlığı görülen yörelerde aşırı fosforlu gübre kullanmak noksanlığın ilerlemesine neden olur.
BAKIR NOKSANLIĞI (Cu)
Tarımsal ilaçların birçoğunda bakırlı bileşikler bulunması ve hemen hemen tüm ürünlerin bakırlı ilaçlarla ilaçlanması nedeni ile ülkemizde yetiştirilen bitkilerde bakır noksanlığına fazla rastlanmaz. Noksanlık belirtileri diğer mikro element noksanlıklarında olduğu gibi bitkinin en genç taze yapraklarında görülür. Bakır eksikliğinde çiçeklenme gecikir. Polen tozları küçülür, çiçeklenme azalır, yaprak rengi mavimsi yeşil olur, yaprak damarlarının kıyılarında küçük kahverengi lekeler meydana gelir, yapraklar incelir, ip şeklinde yaprak olur. Bakır noksanlığının en ileri safhalarında yaprak ucu beyazlaşır yapraklarda ve dallarda bükülme görülür. Fazlalığında ise kalın dal ve koyu yaprak rengi olur.
BOR NOKSANLIĞI (B)
Diğer mikro besin elementlerinde olduğu gibi bor noksanlığı da en genç yapraklarda görülür. Bitkiler tepe kısmında, sürgün uçlarında, dallardaki gözlerde (tomurcuklarda) noksanlık ve fazlalık belirtileri görülür. Yaprakların uç kısımlarından başlayan renk açılması damarlarda dahil koyu kahve (kurumuş gibi) görülür. Yumru bitkilerinde ise yumrunun özü boş kalır ve kahverengi görünür (pancar, turp, patates). Bor noksanlığında tozlaşma az olduğu için meyve tutumu azalır. Bor’un noksanlığı kadar fazlalığı da zararlıdır. Meyve ağaçlarının tepe kısmındaki sürgün ve dallarda zamansız yaprak dökümü ve çalılaşma görülür. Sürgün ve dallarda büyük lekeler halinde kahverengileşme, çok ileri safhada zamklaşma görülebilir. Yaprak dökümü olmuş dal ve sürgünler kesildiğinde bitkinin iletim demetlerinin kahverengi olduğu (tıkandığı) görülür.
MOLİBDEN NOKSANLIĞI (Mo)
Bitki bünyesinde kolay taşınabilen element olduğu için mikro element olmasına rağmen bitkinin yaşlı yapraklarında noksanlık belirtisi görülebilir. Bazı durumlarda hem genç ve hem de yaşlı yapraklarda noksanlık belirtisi görülmektedir. Noksanlığı azot noksanlığına benzer ancak yapraklarda küçülme görülür. Baklagil bitkilerinin kök sisteminde nodül oluşumu azalır. Karnabahar gibi bitkilerde çiçek tablasında boşluklar ve büyük kahverengi - sarı lekeler görülür. Bitkilerin yapraklarında grimsi yeşil renk meydana gelir.

10 Mart 2024 Pazar

Doğa Takvimi

Doğa Takvimi

Doğa Takvimi, Anadolu’da kullanılan geleneksel takvimlerden biridir ve belli zamanlarda oluşabilecek doğa olaylarını gösterir. Geleneksel Takvimler, bilimsel veriler yerine, uzun yıllar boyunca doğa olayları, iklim koşulları vb. durumları gözlemleyerek oluşturulur ve köklü, zengin bir geleneğin ürünü olarak karşımıza çıkar. Koç katımının ne zaman yapılacağı, zemherinin ne zaman biteceği, hangi ürünün ne zaman ekileceği bu köklü geleneğin sonucunda oluşan takvime göre belirlenir. Bizde sizlere Doğa takviminde bulunan önemli zaman dilimlerini kısaca bilgi vererek derledik.

16 Şubat: Ağaç dikme zamanı

 Fidan dikim zamanı, Kasım-Şubat tarihleri arasındadır. Kış sert geçmeyen bölgelerde sonbahar dikimi, kök sisteminin daha iyi gelişmesini sağladığı bilinir.

20 Şubat: 1. cemre (havaya) düşmesi

Her yıl baharın gelişini simgeleyen cemrenin havaya düşmesidir. İlk olarak havaya düşecek olan cemre düşmesi tarihi belli oldu. Buna göre; İlk cemre 20 Şubat tarihinde havaya düşecek.

27 Şubat: 2. cemre (suyu) düşmesi

İkinci cemre suya düşecek.Suya düşecek olan ikinci cemre 26-27 Şubat tarihinde düşeceği belirlendi.

5 Mart: Ağaçlara su yürümesi

Doğa takvimine göre Mart’ın ilk günleri“ağaçlara su yürüme zamanıdır”. Canlanmaya başlayan yapraklarıyla, ağaçlar için derin bir kış uykusundan uyanma vakti olarak bilinir.


6 Mart: 3. cemre (toprağa) düşmesi

Toprağa düşecek olan üçüncü cemre ise 5-6 Mart tarihinde düşecek.Doğanın Takviminde Mart ayındayız. Mart ayında 3. cemrenin de toprağa düşmesi ile doğa artık tamamen uyanıyor. Tüm canlılar büyümenin ve gelişmenin telaşına girmiş bulunuyor.

8 Mart: Bağ budama zamanı

Budama için en uygun dönem, şubat sonu ve mart başıdır. Yaprağı dökülmeyen bağ asla budanmamalıdır, yoksa asma yeterince organik bileşik depolayamaz. Bundan dolayı kışa dayanıklılığı azalır, zayıf sürgünler oluşur ve verim düşer.

9 Mart: Kalem aşısı zamanı

Bağ kurmak amacıyla 1-2 sene önce dikilmiş ağaçlar toprak seviyesinden aşılanır. Aşılama zamanı Şubat- Mart aylarında asmalarda ağlama başlamadan önceki dönemdir. Ağlamadan hemen önce asmalar kesilince, kesim yerinden yapışkan bir sıvı salgılar.

10 Mart: Asmalara su yürümesi

Asmaya su yürümesi demek bütün kış neredeyse uykusunda olan asmanın artık uyandığı, yeşillendiği anlamına gelmektedir.Dikim yapılan yerin iklim koşuluna bağlı olarak fidanın dip kuruluğuna göre ortalama 15 günde birsulanması üzüm fidanları için yeterlidir. Aksi takdirde yoğun sulama yapılan üzüm fidanlarında mantar hastalığı oluştuğu bilinmektedir.

11 Mart: Kocakarı soğukları başlangıcı

Kışın sonundaki en soğuk günler olarak bilinen kocakarı soğukları, baharın müjdecisi olan mart ayının ortalarında buz gibi bir soğuk getiren doğa olayı olarak tanımlanabilir.


15 Mart: Kocakarı soğuklarının sonu

Mart ayının ortalarında normallerin altındaki soğuk havanın sürdüğü 7 günün genel adı Berdül Acüz olarak bilinir. Her ne kadar kışın en sert hissedildiği dönem olsa da baharın ayak seslerini duyuran, Berdül’acüz 11-17 Mart arasında yaşanıyor.

22 Mart: Mart dokuzu (kar yağabilir)

 Mart ayının dokuzundan dokuz gün sonra,“Dokuzun Dokuzu” denilen gün gelir ki, bugün hava çok soğuk olur; hatta fırtına ya da kar görülebilir.Mart 9’u ne demek?

Hava sıcaklığının gece sıfırın altında 20-25 dereceye kadar düştüğü görülmüştür; don ve kar fırtınası olabilir ya da “Şıvgın” denilen sulu kar yağabilir.

30 Mart: Ağaçların yeşermesi

Ağaçların tomurcuklanmaya ve yeşermeyebaşladığı dönemdir.Yapraklı sebzeler (lahana, ıspanak gibi) ve sulama için uygun günlerdir.

31 Mart: Mart dokuzunun sonu

Mart ayının dokuzundan dokuz gün sonra,“Dokuzun Dokuzu” denilen gün gelir ki, bugün hava çok soğuk olur; hatta fırtına ya da kar görülebilir. Yeni uyanan veya çiçek açan ağaçları soğuk vurur.

2 Nisan: Çiçeklerin açma zamanı

2 Nisan itibari ile çiçek tomurcukları açmaya başlar.



14 Nisan: Lalelerin yeşermesi

Meşhur Kırmızı Muş Lalesi baharın gelişiyle birlikte ovaları süslemeye başlar.. Muş’un kırsal kesimlerinde kendiliğinden yetişen laleler, bu sene havaların erken ısınmasıyla erkenden boy göstererek ovayı sarmaya başlar.

18 Nisan: April beşi (camuz kıran – 5 gün)

Doğa takviminde “Abrul Beşi fırtınası” olarak bahsedilir. Havaların ısınma döneminde bir anda aşırı soğuk ve fırtına yaptığına, sonrasında bahar geldiğine inanılır.

18 Mayıs: Güllerin açması

Anadolu Halk takviminde (kocakarı takvimi) 18 Mayıs güllerin açma zamanı diye geçmektedir.

20 Mayıs: Engirkıran (kar yağabilir)

Halk takviminde ve fırtına takviminde 20 mayısa denk gelen fırtına adına engirkıran fırtınası denir. Bu günlerde belli bölgelerde kar yağışına rastlamak mümkündür.

23 Haziran: Yaprak aşısı zamanı

Aşı için gerekli kalemler durgun mevsimde alınıp, aşı zamanına kadar saklanır. Yaprak aşısına Mayıs sonu veya Haziranın ilk haftalarında başlanır ve Temmuza kadar devam edilir.

16 Temmuz: Sıcakların artması

Temmuz-Ağustos arası sıcaklıkların hızla arttığı ve en yüksek olduğu zamandır. 


26 Temmuz: Üzümlere alaca düşmesi

Üzüme Temmuz ortalarında alaca düşer, ağustos ayında olgunlaşır.

29 Temmuz: Yaprak aşısının sonu

Yaprak aşısı 28-29 Temmuz arası yapılmalıdır. Bu tarihten sonraki aşılama verimsiz olmaktadır.

15 Ağustos: Meyvelerin olgunlaşması

Bu ayda üzümler olgunlaşmaya başlar. Salkım güvesi ile sumak halindeki salkımlardan, neferiye aşamasındaki küçücük üzüm salkımlarına kadar , hemen her aşamada zararlı olur. 

26 Ağustos: Yaprakların sararması

Bu ayın sonunda yapraklar yavaş yavaş sararmaya başlamaktadır.

3 Eylül: Ağustos meyvelerinin olgunlaşması

Bu ay ile beraber Ağustos meyveleri olgunlaşır ve toplanır.

7 Eylül: Sebzelerin toplanması

7 Eylül itibari ile sebzeler toplanır ve tüketiciyle buluşur.


9 Eylül: Ceviz çırpma zamanı

Ülkemizde ceviz toplaması sonbahar mevsiminde ve Eylül ayında yapılır. Ceviz toplamak için en iyi zaman ise cevizin yeşil kısmının üçte birinin çatlamaya başladığı zaman olarak bilinmektedir. 

19 Eylül: Bağ bozumu zamanı

Genel olarak bağ bozumu zamanı eylül ortalarından ekimin başı olabilir. Tarihin değişkenlik göstermesi, üzüm üretilen iklimlerdeki hava koşulları olmaktadır. 

28 Eylül: Ağaçların suyunun azalması

20 Ekim: Ağaç dikme zamanı

Ekim ve Kasım ayları özellikle erken güç açan fideler, kışın yapraklarını döken çalılar, çit bitkileri ve ot ve kökleri temizlenmiş ve soğuk depolarda veya ambarlarda muhafaza edilen küçük ağaçlar için özellikle uygundur. 

30 Ekim: Ağaç budama zamanı

Ağaç budama mevsimi yaprakların döküldüğü ve ilkbaharın başladığı zaman olarak bilinir. Bu yüzden en uygun dönem 15 kasım ile 15 mart arasıdır. Meyve ağaçları da aynı tarihte budanır. 

29 Kasım: Ağaçların suyunun çekilmesi

Bu tarihle beraber meyve ağaçlarından su çekilmesi başlar.

9 Aralık: Yaprak dökümü sonu


Bitkilerden Sıvı Gübre yapımı

100 litreli bdon yada varil Araziden tlanan yeşil otlar  Bol miktara hamurmayası Bir bardak pekmez yada şeker Bir subardagı laktik asit Otla...

Son 30 günde En çok görüntülenen