Türk iş in 20 genel kurulunda
seçilen kumlu yönetimi 4 yıllık bir çalışmamanın sonuna gelmiş bulunmaktadır. Bu
dört yıllık çalışmamanın son altı ayında Türk iş genel sekreterliğinden ayrılan
Tek gıda iş genel başkanı ve yine Türk iş yönetim kurulundan istifa eden Belediye
iş genel başkanının da aralarında bulunduğu 10 sendika kazan kaldırarak biz bu
gidişe seyirci kalmayacağız dediler.8 bölgede 3 ay içerisinde toplantılar
düzenlediler konferanslar yaptılar ve alternatif olduklarını göstermeye çalıştılar.
Bütün bunlar olurken Türk iş başkanı kumlu biraz endişeli olmakla birlikte kendinden
emin bir şekilde izledi.
Neydi bu Kıdem tazminatına
yapılan saldırıya “gülün geçin” diyen, ssgss de hiç azgını açmayan, asgari
ücretle hiç ilgilenmeyen, özelleştirmelere sessizce olur veren kendi
yönetimdeki arkadaşını Tekel direnişinde yüzüstü bırakan, esnek çalışmaya
taşeronlaşmaya ses çıkartmayan kumlu yönetimini cazip kılan neden neydi?
Sendikal güç birliğine yönelmeyen sendikacıları ne sebep kumlunun listesine yönlendirmektedir.
Daha buna benzer onlarca soru sorulabilir. Bir dönem sendikacılık yapmış bir
işçi olarak buna benzer sorulara cevap üretmeye çalışacağım. Bir her şeyden önce
sendikalar genel kurullarını tamamladıktan sonra Sendikal güç birliği bir güç
olarak ortaya çıkmıştır. İki anti demokratik delege yönetmelikleriyle 50 yıllık
sendika ağları sendika yönetiminin başında muazzam paralara hükmetmekte her şeye
hakim olmaya devam etmektedir. Üç işten atılma endişesi ile bu patronlaşmış
sendika ağalarının karşısına ciddi bir muhalefet çıkamamaktadır çıkanlarda
bertaraf edilmektedir. Sarı sınıf uzlaşmacı sendikaların sayesinde iş
yerlerinde bir işçi uzun süre çalışamadığı için etkili bir çevreleşme
örgütlenme oluşturulamamaktadır. Bir birinden kopuk olan işçilerin karşısında
50 yıllık sendika ağaları devlet kadar örgütlü, oturdukları koltuklarından tüm
şubeleri işçinin parası ile yönetmektedir alternatif guruplarsa birbirinden bi
haber debelenip durmaktadır. Tabiki en büyük silah cahil bırakmadır Sendika
ağaları gelirlerinin önemli bir bölümünü eğitime harcamalarına karşın bundan
işçi gerçek manada yaralandırılmayarak işçi yozlaştırılmakta, tarikatlaştırılmakta,
işçi gibi düşünmeyecek şekilde körleştirilmektedir. Bütün bunların üzerine
Sendikal güç birliği de dar zamanda tüm Türkiye’ye kendini anlatamamış,
işyerlerinden başlayarak Türk iş üst kurul delegelerine bire bir markaj uygulayarak
işçi baskısı oluşturamamıştır. Seçim kaybedilmiştir anca mücadele sürmelidir.4
yıl Türk işin içinde hangi sendikada bir sorun var oraya toplanarak
sendikaların başına çöreklenmiş ağaları uzaklaştırmak için o sendikanın
içerisinden muhalefet oluşturarak bu muhaliflerin başına bir iş geldiğinde bu
10 sendikanın tamamının karşı koyuşu ile o işçilere sahip çıkarak, şubelerinin
oldukları illerde sendikaları üzerinden eğitimleri düzenleyerek şubeleri yoksa
her ay bir panel şeklinde eğitimleri sürekli yaparak, sendika ağalarının
ellerinde bulunan olanakların bir benzerini ağaların yıkılması için uğraşan ekiplere
tahsis ederek, her ilde işçi dayanışma merkezleri adı altında örgütlenerek bu
ağaların sendikalarına ve kendi sendikalarına yeni üyeler kazanarak,
kendilerini temizleyerek işçilerin gözüne tertemiz çıkarak elbette bu çark parçalanabilir.
Aksi halde Kumlu gider kavlak daha genç yönetici olarak 20 sene daha Türk iş in
başına gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder