bugünlerde kimsenin hakkında konuşmadığı ya da konuşturulmadığı kanunlardır.
11 yıldır akepe tarafından uygulanmış kemal derviş ekonomik programının kanunlarıdır.
türkiye'de devletçilik ilkesinin tarihe karışmasına neden olmuş, türkiye'yi vahşi kapitalizm bataklığına dizlerine kadar batıran kanunlardır.
bu yasa tasarıları 2001 krizi sonrası imf'den alınacak borçlara imf tarafından şart koşulmuşlardır. akabinde meclisten geçerek onaylanmış akp nin 11 yıldır yaptığı çoğu şeyin dayanağı olmuşlardır.
1. bütçe kanunu'ndaki değişiklikler.
2. görev zararlarını kaldıran kararnane ve kanun.
3. borçlanma yasası. (imf'ye iç ve dış diğer herkese olan borçların ödenme şeklini düzenleyen kanun)
4. kamulaştırma yasası.
5. 15 bütçe ve 2 bütçe dışı fonun kapatılması ile ilgili yasa.
6. kamu ihale kanunu.
7. merkez bankası yasası. (merkez bankası’na özerklik sağlayacak yeni yasa `ne özerklik ne özerklik!`)
8. bankalar kanunu'ndaki değişiklikler. (bankacılık düzenleme ve denetleme üst kurulu’na bankaları kapatma, iflas ettirme yetkisi tanınmasını sağlayacak icra ve iflas yasası’nda yapılan düzenleme)
9. iş güvencesi yasası.
10. ekonomik ve sosyal konsey yasası.
11. sivil havacılık yasası'nda değişiklik (bilet fiyatlarının türk hava yolları tarafından belirlenmesini öngören yasa tasarısı)
12. telekom yasası (telekom’un yüzde 51’inin satışına izin veren kanun tasarısı)
13. şeker kanunu. (şeker piyasasının işleyişini düzenlemek nihayetinde devletin şeker fabrikalarının özelleşmesi)
14. tütün kanunu. (tütün piyasasının işleyişini düzenlemek nihayetinde tekelin özelleşmesi tütün sektörünün komple amerikalıların eline geçmesi)
15. doğalgaz piyasası kanunu (bkz: http://www.mmo.org.tr/…32e08a25270_ek.pdf?dergi=248)
ek olarak dayatılmış olmasa da aynı yönde olan = hazineye ait arazilerin satışı, yurt dışına çıkışlarda harç alınması (bkz: yurtdışına çıkma harcı)
bu kanunların tamamı hakkında iyidir veya kötüdür diye tek kalemde konuşmak imkansız.
tıpkı kemal derviş bu ülkeye yarar mı sağladı zarar mı verdi sorusuna bir evet/hayır cevabı vermenin imkansız olduğu gibi. 2001 aralığında muhalefet tarafında olan tayyip ve recai kutanla kemal dervişin görüşmeleri hakkındaki haber şurda. tütün kanunu, kamu ihale kanunu ve borçlanma kanununun imf den gelecek kredi için imf nin ön şartı olduğu yenilenmiş.
sırf şu kanunlar bugün türkiye'sinin ekonomik durumu hakkında çok özet bilgiler veriyor aslında.
devletçilik ilkesi yararlımıydı zararlımıydı, devletçilik ilkesi ile güvenceli işler, devlet eliyle yönetilen fabrikalarda, idarelerde daha insancıl şartlarda çalışan işçiler, belediye çalışanları vs. ile daha ufak paraların döndüğü bir türkiye yerine işçi sınıfının taşeronluğa, haksızlığa, razı olduğu, kanının emildiği ama daha büyük paraların döndüğü daha fazla ciro yapan bir ülke mi daha iyidir bu tartışmaları burada yapmayacağım.
şeker kanunu, tütün kanunu, telekom kanunu gibi kanunlarla özelleştirmeleri nirvanaya çıkaran türkiye'de tarım sektörüne en büyük darbelerden birini vuran, telekomun dahi özelleştirilmesini sağlayan en büyük kanun paketi olmalarının yanında örneğin kamu ihale kanunundan önceki devlet ihale kanunun piyasa müteahhitlerine ve sanayicilerine havadan dağıttığı milyon dolarların da önünü kesmiştir bu paket.
bankalar kanunu ile bankaları kuyruğundan yakaladılar, bankasını hortumlayanın mallarına el koyma hakkı elde etti devlet ama bunu yanında nasıl tavizler verildi: fahiş kredi kartı faizleri, banka gelir kalemleri gibi şu anda halkı soymakta olan modern hırsızlara dönüştü bankalar. özellikle akp dönemi ile arap dünyasından ve nerden geldiği belli olmayan yerlerden gelen sıcak para bankalarca halka düşük faizle kredi olarak dağıtılmaya başlandı bu da bankalar kanunundaki özel bankalara güvence fonu getilimesi değişikliğinin bir sonucudur. en son 2009 yılında akp nin getirdiği işçi maaşlarının bankalardan yatırılması zorunluluğu ile bankaların ekmeğine bir kaymak daha sürülmüş oldu mesela. anladığımız üzere hükümet bankalarla mutual bir ilişkiye girdi kuyruğunu elinde tutarken bir yandan siyasi krizlere yola açabilecek ekonomik riskleri elimine ettiler bir yandan bankaların gönüllerini hoş tuttular.
o zaman ne söylesen komplo teorisiydi ancak aradan 11 yıl geçti ve sonuçlarını da az çok gördüğümüze göre şimdi bazı gerçekçi yorumlar yapabiliriz.
imf bu 15 kanunu neden türkiye'ye dayatmıştır ?
imf özellikle ihale, tütün ve borçlanma kanunlarını neden üstüne basa basa durmuştur?
bu 15 kanunluk paket akp'nin ekmeğine ne şekilde kayma sürmüştür.
ilk gündeme geldiği yalın haliyle ecevit hükümetinde dahi büyük tepkiler almış bu 15 kanunluk paketi daha sonra akp kendi çıkarları uğruna yaptığı değişikliklerle ne kadar daha ileri götürmüştür? bu değişiklikleri yaparken hiç tepki almışmıdır?
akp'nin bu ülkeye verdiği zarar hesaplanırken şu kanun paketini olayın tam merkezine alarak bir hesap yapılması gerekmektedir.
ecevit ve derviş bazı konularda tabiri caizse ortayı açmış tayyipe de sadece kafayı vurup golü atmak kalmıştır.
-12 yıldır devam eden şeker fabrikalarını özelleştirilmesi şeker kanununun eseridir.
-tekel işçilerinin dramını tekelin özelleştirilmesini gördük geçirdik hepimiz.
bu süreçleri ecevit ve kemal derviş 1 başlattı akp 100 devam ettirdi üstüne ekledi bokunu çıkardı. ama sonucun böyle olacağından habersiz olduklarını bugünleri öngöremediklerini düşünmüyorum. işin içinde iş olduğunu düşünüyorum.
şüphesiz bu kanunların içinde en hayırlısı kamu ihale kanunu idi. bu da muhtemelen devlet bütçesindeki derin delikten 2. sınıf zenginlere müteahhit ve sanayicilere kepçeyle giden paranın önünü kesmek içindi. böylece imf ye borçların ve faizlerin ödenmesinde zorlanılmayacaktı türkiye. sonra akp bu kanunun da bokunu çıkardı. ihalelere onca şeffaflık getiren kanunda ihaleleri "belli istekliler arasından" yapılabilmesi maddesini yaygınlaştırarak "herkese açık ihale" konseptini azalttı, direk yandaşlara vermeye, kendi burjuvazisini oluşturmaya başladı. hem de toki ile bu kanun sayesinde onca yandaş olmayan müteahhidi batırdıktan sonra yaptı bunu. pazarı kendi adamlarının eline verdi yani.
bana göre tüm bu kanunların en kötü yönleri
1-kamuoyu tarafından hiç tartışılmadan onaylanmış olmaları.
2-siyasi etkilere çok açık özelleştirmelere, yandaşlık, hortumculuk gibi konulara müsade eden kanunlar olmaları ve bu yönünün hiç hesaba katılmaması.
3-devletçilik ilkesini yok etmeleri. taşeron kültürünü türkiye'de oturtmaları. işçilerin, açlışanların kanını emilmesine olanak sağlamaları.
4-sıcak paranın döndüğü inşaattan başka sektörü olmayan yapay bir ekonomi altında kriz üstüne kriz yediğimiz* bir ülkeye dönüşmüş olmamız.
5- doğal alan talanları, tarihin ırzına geçilmesi.
6- rant alanlarının oluşturulması
biri ortayı açar öbürü golü atar. sen ödediğin verginin hesabını soracak bilince ulaşmadığın sürece de bu memleketten bir bok olmaz.
11 yıldır akepe tarafından uygulanmış kemal derviş ekonomik programının kanunlarıdır.
türkiye'de devletçilik ilkesinin tarihe karışmasına neden olmuş, türkiye'yi vahşi kapitalizm bataklığına dizlerine kadar batıran kanunlardır.
bu yasa tasarıları 2001 krizi sonrası imf'den alınacak borçlara imf tarafından şart koşulmuşlardır. akabinde meclisten geçerek onaylanmış akp nin 11 yıldır yaptığı çoğu şeyin dayanağı olmuşlardır.
1. bütçe kanunu'ndaki değişiklikler.
2. görev zararlarını kaldıran kararnane ve kanun.
3. borçlanma yasası. (imf'ye iç ve dış diğer herkese olan borçların ödenme şeklini düzenleyen kanun)
4. kamulaştırma yasası.
5. 15 bütçe ve 2 bütçe dışı fonun kapatılması ile ilgili yasa.
6. kamu ihale kanunu.
7. merkez bankası yasası. (merkez bankası’na özerklik sağlayacak yeni yasa `ne özerklik ne özerklik!`)
8. bankalar kanunu'ndaki değişiklikler. (bankacılık düzenleme ve denetleme üst kurulu’na bankaları kapatma, iflas ettirme yetkisi tanınmasını sağlayacak icra ve iflas yasası’nda yapılan düzenleme)
9. iş güvencesi yasası.
10. ekonomik ve sosyal konsey yasası.
11. sivil havacılık yasası'nda değişiklik (bilet fiyatlarının türk hava yolları tarafından belirlenmesini öngören yasa tasarısı)
12. telekom yasası (telekom’un yüzde 51’inin satışına izin veren kanun tasarısı)
13. şeker kanunu. (şeker piyasasının işleyişini düzenlemek nihayetinde devletin şeker fabrikalarının özelleşmesi)
14. tütün kanunu. (tütün piyasasının işleyişini düzenlemek nihayetinde tekelin özelleşmesi tütün sektörünün komple amerikalıların eline geçmesi)
15. doğalgaz piyasası kanunu (bkz: http://www.mmo.org.tr/…32e08a25270_ek.pdf?dergi=248)
ek olarak dayatılmış olmasa da aynı yönde olan = hazineye ait arazilerin satışı, yurt dışına çıkışlarda harç alınması (bkz: yurtdışına çıkma harcı)
bu kanunların tamamı hakkında iyidir veya kötüdür diye tek kalemde konuşmak imkansız.
tıpkı kemal derviş bu ülkeye yarar mı sağladı zarar mı verdi sorusuna bir evet/hayır cevabı vermenin imkansız olduğu gibi. 2001 aralığında muhalefet tarafında olan tayyip ve recai kutanla kemal dervişin görüşmeleri hakkındaki haber şurda. tütün kanunu, kamu ihale kanunu ve borçlanma kanununun imf den gelecek kredi için imf nin ön şartı olduğu yenilenmiş.
sırf şu kanunlar bugün türkiye'sinin ekonomik durumu hakkında çok özet bilgiler veriyor aslında.
devletçilik ilkesi yararlımıydı zararlımıydı, devletçilik ilkesi ile güvenceli işler, devlet eliyle yönetilen fabrikalarda, idarelerde daha insancıl şartlarda çalışan işçiler, belediye çalışanları vs. ile daha ufak paraların döndüğü bir türkiye yerine işçi sınıfının taşeronluğa, haksızlığa, razı olduğu, kanının emildiği ama daha büyük paraların döndüğü daha fazla ciro yapan bir ülke mi daha iyidir bu tartışmaları burada yapmayacağım.
şeker kanunu, tütün kanunu, telekom kanunu gibi kanunlarla özelleştirmeleri nirvanaya çıkaran türkiye'de tarım sektörüne en büyük darbelerden birini vuran, telekomun dahi özelleştirilmesini sağlayan en büyük kanun paketi olmalarının yanında örneğin kamu ihale kanunundan önceki devlet ihale kanunun piyasa müteahhitlerine ve sanayicilerine havadan dağıttığı milyon dolarların da önünü kesmiştir bu paket.
bankalar kanunu ile bankaları kuyruğundan yakaladılar, bankasını hortumlayanın mallarına el koyma hakkı elde etti devlet ama bunu yanında nasıl tavizler verildi: fahiş kredi kartı faizleri, banka gelir kalemleri gibi şu anda halkı soymakta olan modern hırsızlara dönüştü bankalar. özellikle akp dönemi ile arap dünyasından ve nerden geldiği belli olmayan yerlerden gelen sıcak para bankalarca halka düşük faizle kredi olarak dağıtılmaya başlandı bu da bankalar kanunundaki özel bankalara güvence fonu getilimesi değişikliğinin bir sonucudur. en son 2009 yılında akp nin getirdiği işçi maaşlarının bankalardan yatırılması zorunluluğu ile bankaların ekmeğine bir kaymak daha sürülmüş oldu mesela. anladığımız üzere hükümet bankalarla mutual bir ilişkiye girdi kuyruğunu elinde tutarken bir yandan siyasi krizlere yola açabilecek ekonomik riskleri elimine ettiler bir yandan bankaların gönüllerini hoş tuttular.
o zaman ne söylesen komplo teorisiydi ancak aradan 11 yıl geçti ve sonuçlarını da az çok gördüğümüze göre şimdi bazı gerçekçi yorumlar yapabiliriz.
imf bu 15 kanunu neden türkiye'ye dayatmıştır ?
imf özellikle ihale, tütün ve borçlanma kanunlarını neden üstüne basa basa durmuştur?
bu 15 kanunluk paket akp'nin ekmeğine ne şekilde kayma sürmüştür.
ilk gündeme geldiği yalın haliyle ecevit hükümetinde dahi büyük tepkiler almış bu 15 kanunluk paketi daha sonra akp kendi çıkarları uğruna yaptığı değişikliklerle ne kadar daha ileri götürmüştür? bu değişiklikleri yaparken hiç tepki almışmıdır?
akp'nin bu ülkeye verdiği zarar hesaplanırken şu kanun paketini olayın tam merkezine alarak bir hesap yapılması gerekmektedir.
ecevit ve derviş bazı konularda tabiri caizse ortayı açmış tayyipe de sadece kafayı vurup golü atmak kalmıştır.
-12 yıldır devam eden şeker fabrikalarını özelleştirilmesi şeker kanununun eseridir.
-tekel işçilerinin dramını tekelin özelleştirilmesini gördük geçirdik hepimiz.
bu süreçleri ecevit ve kemal derviş 1 başlattı akp 100 devam ettirdi üstüne ekledi bokunu çıkardı. ama sonucun böyle olacağından habersiz olduklarını bugünleri öngöremediklerini düşünmüyorum. işin içinde iş olduğunu düşünüyorum.
şüphesiz bu kanunların içinde en hayırlısı kamu ihale kanunu idi. bu da muhtemelen devlet bütçesindeki derin delikten 2. sınıf zenginlere müteahhit ve sanayicilere kepçeyle giden paranın önünü kesmek içindi. böylece imf ye borçların ve faizlerin ödenmesinde zorlanılmayacaktı türkiye. sonra akp bu kanunun da bokunu çıkardı. ihalelere onca şeffaflık getiren kanunda ihaleleri "belli istekliler arasından" yapılabilmesi maddesini yaygınlaştırarak "herkese açık ihale" konseptini azalttı, direk yandaşlara vermeye, kendi burjuvazisini oluşturmaya başladı. hem de toki ile bu kanun sayesinde onca yandaş olmayan müteahhidi batırdıktan sonra yaptı bunu. pazarı kendi adamlarının eline verdi yani.
bana göre tüm bu kanunların en kötü yönleri
1-kamuoyu tarafından hiç tartışılmadan onaylanmış olmaları.
2-siyasi etkilere çok açık özelleştirmelere, yandaşlık, hortumculuk gibi konulara müsade eden kanunlar olmaları ve bu yönünün hiç hesaba katılmaması.
3-devletçilik ilkesini yok etmeleri. taşeron kültürünü türkiye'de oturtmaları. işçilerin, açlışanların kanını emilmesine olanak sağlamaları.
4-sıcak paranın döndüğü inşaattan başka sektörü olmayan yapay bir ekonomi altında kriz üstüne kriz yediğimiz* bir ülkeye dönüşmüş olmamız.
5- doğal alan talanları, tarihin ırzına geçilmesi.
6- rant alanlarının oluşturulması
biri ortayı açar öbürü golü atar. sen ödediğin verginin hesabını soracak bilince ulaşmadığın sürece de bu memleketten bir bok olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder