‘İslamofobia’ya karşı ‘Haçlıfobia’ ile mücadele edilemez!
İhsan ÇARALAN
17 Mart 2019
Yeni Zelanda’nın Christuschurch kentinde iki camiye yönelik
yapılan ve 49 kişinin hayatını kaybettiği, onlarca kişinin de
yaralandığı terörist saldırı bütün dünyada tepkiyle karşılandı.
Saldırının 28 yaşındaki Avustralyalı aşırı sağcı olan Brenton Tarrant olduğu ortaya çıktı.
Katilin
saldırıyı kaskındaki kameradan sosyal medyada yayımlaması, 74 sayfalık
bir “manifestosu”nun olduğunun ortaya çıkması ve kullandığı silahın
üstüne ve şarjörlerine İslam düşmanlığı, Türkiye düşmanlığı,
Hıristiyan-İslam düşmanlığını kışkırtan isimler, olaylar ve sloganlar
yazması da gösteriyor ki; Tarrant, bir “meczup”, bir “çılgın” değil, amacı ve hedefleri olan bir teröristtir.
TEPKİ ÇOK DA...
Katliamın
duyulmasından beri dünyanın hemen bütün ülkelerinde, yöneticilerden
tepki açıklamaları yapılıyor. Terör lanetleniyor, masum insanların
katledilmesinden duyulan “üzüntü” ve “öfke” dile getiriliyor!
Ancak şu da bir gerçek ki, bu açıklamaları yapanların, teröre lanet okuyanların önemli bir bölümünün tepkileri “protokol icabı”!
Çünkü bu tepki açıklamalarını yapan Trumplar, Putinler, Mayler,
Macronlar, din, mezhep. ırk, milliyet, yabancılık, göçmenlik... gibi
konularda kışkırtıcılık yapan, daha da önemlisi ayrımcılığa temel
teşkil eden politikalar üstünden dünya egemenliklerini sürdürmeye
çalışan emperyalist ülkelerin liderleri, politikacılarıdır.
Nitekim,
Tarrant’ın sloganları ve mesajlarının “Yumuşatılmış” ifadelerinin,
emperyalist ülkelerin ve yerli gericiliklerin yönettiği ülkelerin
politikacıları ve yüksek yöneticileri tarafından da dillendirilmesi
giderek sıklaşmaktadır. Dahası bu propaganda söylemleri giderek
radikalleşmekte, Tarrant’ın ve ilham aldığını söylediği Anders
Breivik’in (22 Temmuz 2011’de Oslo’da 74 kişiyi katleden terörist)
söylemine her gün daha çok yaklaşmaktadır.
‘KATLİAMA EN YOĞUN TEPKİ TÜRKİYE’DEN’ DENEBİLİR AMA...
Elbette ki, emperyalist dünya düzeninin yarattığı gelir uçurumu ile her yıl daha da büyüyen ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, göçmenlere yönelik ötekileştirme arasında mutlak bir bağ var. Bu tutumun ırkçı, dinci terörizme belirleyici önemde dayanak sağladığı da bir gerçeklik. Bunlar görülmeden “teröre lanet” okumanın da, günü kurtarmanın ötesinde bir işe yaramadığı son yıllarda daha iyi görülmektedir. Tabii gerçeği görmek isteyenler için!Ülkemizde, Yeni Zelanda saldırısı, belki başka birçok ülkeden daha büyük bir “hassasiyet”le karşılandı. Bunu TBMM’de çok uzun zamandan beri bir araya gelmeyen beş partinin ortak açıklamasında da gördük.
Ancak sorunun önemli bir boyutu daha var.
Şunu söyleyebiliriz ki; Tarrant’ın amacına en büyük desteğin, Tarrant’ın amacına ve eylemlerine en çok tepki gösterdiğini iddia edecek olan medyadan geldiğini söylemek bir çelişki gibi görünse de gerçektir. Çünkü, abartılı ve hamasetle süslenen karşı çıkış, tersine dönerek, terörizmin amacına hizmet etmeye dönüşmektedir!
TERÖRİST İÇİN DE; TERÖR AMAÇ DEĞİL ARAÇTIR!
Çünkü, terörü politik mücadelesinin asli unsuru yapan terör örgütlerinin bu eylemlerdeki amacı, en geri bilinçli kesimlere, “Bakın sizin isteklerinizi biz temsil ediyoruz” mesajını iletmektir. Onun içindir ki Tarrant, insanları katlederken naklen yayın yaptığı sosyal medya hesabına bir de “manifesto” koymuştur! Belki fark edilmez diye de katliamda kullandığı silahların üstüne, İslam-Hristiyan çatışmasının tarihsel sembollerini, çatışmaları anımsatan slogan ve adları yazmıştır.Yani Tarrant’ın asıl amacı katliam değil mesajını istediği kesimlere ulaştırmaktır! Yani katliam amaca varmak için bir yoldur! Bu amaç görülmeden sadece katliama karşı çıkmak, terörizme karşı mücadele değil, en fazla günü kurtarmak olur.
Bu yüzden de dünkü gazeteler ve siyaset erbabından yapılan açıklamalara baktığımızda Tarrant’ın kamuoyuna ulaştırmak istediği mesajların (Tarrant’ı teşhir etme amaçlı da olsa) “Haçlı zihniyeti” iddiasını da öne çıkararak yapılması açıktır ki, Tarant’ı kötülemek değil onun amacına hizmettir!
TERÖRİST TARRANT ‘ÖZEL ÇALIŞMIŞ’ MIDIR?
Tarrant’ın “Hrıstiyan bir terörist” olarak giriştiği katliamı, “Haçlı zihniyeti” olarak öne çıkarmak (Dünkü gazetelerin çoğunun manşetlerinin özeti budur) açıktır ki, ırklar ve dinler arasındaki çatışmayı okşamak, tarihsel acıları hatırlatmaktır!Medyadaki ve siyaset alanında, özellikle Cumhur İttifakı kampından yükselen açıklamalara bakıldığında insanın aklına; “Acaba Tarrant, Ben Türklere yönelik suçlamaları öne çıkarırsam, onlar bana tepki adına amaçlarımı dünyaya duyururlar diye düşünmüş müdür?” sorusu gelmeden edemiyor. Hele de Tarrant’ın Türkiye’de 47 gün kaldığı haberlerinden sonra bu soru daha da büyüyor.
“İslamofobia”ya “Haçlıfobia” denecek bir çizgiden karşı çıkmak, sadece terörizme ve arkasındaki güçlere yeni bir dayanak sunmak anlamına gelir.
Özet olarak; “İslamofobia”ya karşı “Haçlıfobia” çizgisinden mücadele sadece ırkçı, dinci, milliyetçi...çatışmaları yaymaya hizmet eder.
Bu son yılların en önemli dersidir.
Tabii bu dersten olumlu anlamda yararlanmak isteyenlere!