LEONARDİT NEDİR?
LEONARDİT:
Çoğunluğu bitkisel kökenli, bir kısmı da hayvansal kökenli olan çok
büyük miktarlardaki ( 3-5 milyar ton ) organik maddenin bir çukura
sürüklenerek, üzerinin erozyon ile gelen toprak ve diğer kütleler
tarafından kaplanması sonucu milyonlarca yıl basınç altında kalmış,
henüz kömürleşmemiş fosil maddeye denir.
Diğer
bir ifadeyle LEONARDİT’e genç kömür de denilebilir. Ama unutulmamalıdır
ki kömür LEONARDİT değildir. Kömüre leonardit diyemeyeceğimiz gibi,
kömürü topraklarımız için bir zehir olarak ifade edebiliriz. Hiçbir
şekilde yanmış kömür külünü ve ya yanmamış kömürü topraklarımıza
yaklaştırmamalıyız.
Leonardit;
yüksek oranda (% 45-65) Humik Asit ve Fulvik Asit ile bol miktarda ve
bol çeşitlilikte organik madde (Huminler) içeren Toprak Düzenleyicidir.
LEONARDİT kesinlikle gübre değildir. Tek yönlü bir bitki besleme ajanı
olarak algılanmamalıdır.
LEONARDİT NASIL KULLANILIR?
En kısa ifadeyle LEONARDİT’in kullanılması önemlidir. Nasıl ve ne zaman
kullanılacağı, çok basit bir teferruattan ibarettir. Tarlamıza ve ya
bahçemize kaza ile dökülmüş olsa dahi istenilen faydayı sağlar. Yeter
ki, bitkileri kalın bir tabaka şeklinde örtmüş olmasın. Ekili alanlara
uygulanması ile boş yere de uygulanması arasında çok az bir fark
mevcuttur. Sadece uygulama şartları değişecektir.
Bununla birlikte en uygun kullanım zamanı sonbahar ile erken
ilkbahardır. Sebebi ise uygulanan leonarditin, sıcaklık ve yağış
farklılıklarına maruz kalarak, daha ince parçacıklara bölünmesi sonucu,
değme ve etkileşme yüzeyinin artacak olmasıdır. Başlangıçta tanecik
büyüklüğü çok küçük olursa uygulaması zor olacaktır.
Ekilmemiş ve ya hasat yapılmamış arazilere yaz aylarında uygulama
yapsak dahi çok büyük bir kaybımız olmaz. Aksine uygulama kolaylığı
avantaj sayılacaktır. Ancak, tanecik büyüklüğü azalmadan leonarditin bir
çoğu toprak altına geçeceği için etkisi geç ve yavaş olur.
Dolayısıyla LEONARDİT’in nasıl uygulanacağından daha önemlisi ne kadar uygulanacağıdır.
LEONARDİT imkânlar dâhilinde oldukça bol kullanılmalıdır. Bu oran
Toprağın ¼ ü kadar olabilir. Ancak çok pahalı olacağından bu oran
tavsiye edilemez. Ancak LEONARDİT satın alan her vatandaşımızın bir
miktar araziye çok aşırı uygulama yaparak sonucu gözleriyle görmesini
istiyoruz. (50-100 M2 alana M2 ye 4-5 Kg gibi) M2 ye
4-5 Kg uygulandığında toprak adeta insansız ilkel dünyadaki topraklar
kadar genç ve dinç olacaktır. Topraklarımızın tamamına bu oranda
uygulama imkânımız olmasa dahi bu şekildeki örnek uygulamalar, bize
leonarditin olumlu sonuçlarını daha iyi kavrama imkânı sağlar. Çünkü hiç
birimiz iddialara, haklı olarak, gözümüze inandığımız kadar inanmayız.
Yine de bir oran belirtmek gerekiyorsa biz dekar başına; tarım
arazilerinde en az 250 Kg, Bahçelerde ağaçların yaprak izdüşümüne M2 başına
en az 1 Kg önermekteyiz. Özellikle yeni bahçe dikiminde çukurlara
duruma göre 2-4 Kg LEONARDİT atılması ağaç için hayati önem
taşımaktadır.Birçok yerde okuduğumuz, her bitki için reçete şeklinde yazılan
tarifelerin hiçbir dayanağı yoktur. Sadece yeterli bilginin olmadığı bir
alanda zihin bulandırmaktır. Yine dekara 50-100 Kg gibi tarifelerin de,
leonarditi çok pahalı satanların uydurduğu, ayağı yere basmayan
ifadeler olduğunu düşünüyorum. Çünkü leonardit bir ilaç değildir. Eser
miktarlarıyla bitkide olağanüstü bir mucize meydana getiremez. Sıvı
Humik Asit için aynısını söylemek mümkün değildir. Çünkü sıvı humik
asitin tamamı çözündüğü için, leonarditten daha hızlı etki eder. Bu
miktar da yine dekara 1-2 Litre şeklinde değil, en az 5-10 litre olmalı
en az üç uygulama yapılmalıdır. Yine Sıvı Humik Asitin de fazlasının
hiçbir zararından bahsedilemez.LEONARDİTİ en ucuza en fazla miktarda uygulamaya çalışın. Bunun için
işçilik ve ambalaj maliyetlerinden kurtulma yollarını deneyin.
LEONARDİTİN KİMYASAL FAYDALARI
• Leonardit
( Humik ve Fulvik Asitler ), asidik ve bazik özelliklerdeki toprakları
nötralize eder. Fazla tuzluluğu ve fazla kireçliliği gidererek toprağın
pH'ını düzenler. Bazik topraklarda yüksek pH aktivitesini ve miktarını
düşürür. Topraktaki bazik ajanlarla ( Ağır Metalller ) tepkimeye
girerek, çözünmeyen bileşikler oluşturur. Asidik topraklarda ise
çözünebilen toksik alüminyum bileşiklerini tutar ve absorbe eder.
Toprağın tuzlanmaya karşı tamponlama özelliğini artırır. Bitki köklerini
korumak için tuz eriyikleriyle reaksiyona girer.
• Suda çözünebilir
inorganik gübreleri kök bölgesinde muhafaza eder (depolar) ve bitkinin
ihtiyacı oldukça bunları serbest bırakır. Kök civarındaki besinlerin (ve
gübrenin) yıkanıp uzaklaşmasını önler. Tüm fazla gübreyi bünyesine alıp
yavaş yavaş toprağa verdiği için sürekli verimli bir toprak yapısı
sağlar. Bitkinin köklerinde fazla gübrelemekten kaynaklanan zararları
önler.
• Toprağın iyon değişim kapasitesini en yüksek seviyeye
çıkartır. Çok küçük toprak parçacıkları (kolloidler) tarafından tutulan
veya bitki tarafından alınamayan besin maddelerini iyonize ederek
serbest hale getirir. Bitki tarafından alınabilmelerini sağlar.
•
Hümik asit kimyasal olarak aktif bir karaktere sahiptir ve topraktaki
çeşitli metaller, mineraller ve organikler ile çözünebilir veya
çözünemez kompleksler oluşturma yeteneği vardır. Bu özelliği ile makro
ve mikro besinlerin bitkiler için emre amade tutulmasını sağlar.
Bitkinin besinleri kolay ve sürekli almasını sağlar. Topraktaki azot
oranını artırır. Bitkilerde demir eksikliğinin (Kloroz – yaprak
sararması) giderilmesine yardım eder.
• Alkalik ortamlarda,
topraktaki metal oksitlerin iyonlarıyla organik metal kompleksleri
oluşturur. Şelatlama işlemi denilen bu reaksiyon sonucu oluşan organik
metal kompleksleri çok aktif olup bitki köklerince kolayca özümlenirler.
• Topraktaki kireç içerisindeki karbondioksiti serbest duruma
getirir. Bu serbest karbondioksitin fotosentezde kullanılması imkânını
hazırlar. Ayrıca, karbondioksit toprakta karbonik aside dönüşür ve
toprağa bağlı olup da bitki tarafından alınamayan bazı mineralleri çözer
ve bitki tarafından alınabilmelerini sağlar.
• Topraktaki azot,
fosfor, potasyum, demir, çinko ve iz elementler gibi gerekli besinlerin
bitki tarafından alınabilmesini en yüksek düzeye çıkartır. Potasyum,
azot gibi çözünebilirliği yüksek olan elementler bitki tarafından
emilmeden önce yıkanıp uzaklaşırlar. Leonardit kullanılması durumunda
ise, bitki hücre zarlarının geçirgenliği artar ve bu elementler yıkanıp
uzaklaşmadan önce bitki tarafından alınabilir. Öte yandan, tam tersi
olarak, topraktaki fosfor K, Mg, Al ve Fe iyonları ile birleşerek inert
ve çözünemez duruma geçer ve bitki tarafından alınamaz. Leonardit
kullanılması durumunda bu inert bileşenler tekrar çözünebilir hale gelir
ve fosfor bitki tarafından alınabilir. Gübre kullanılması (özellikle
mineral gübreler) halinde leonarditin bu özellikleri gübre veriminin çok
artması açısından önemlidir.
• Bitki gelişimi için gerekli olan
mineraller (iz mineraller de dahil) ve organik maddelerce zengindir.
Ayrıca, doğal karbon içermesinden dolayı bitkinin gelişimde
kullanabileceği oldukça fazla miktarda enerji de ihtiva eder (1 gramda
5000 kaloriye kadar)
• Hümik asit, biyokimyasal aktif özelliği ile,
toprağın zararlı, kirletici ve zehirli maddelerden temizlenmesini
sağlar. Toprakta mevcut olan kurşun, cıva, kadmiyum ve diğer zararlı ve
radyoaktif elementlerin, endüstriyel atıkların, zehirlerin ve çevre için
zararlı kimyasal maddelerin (ilaçlamadan gelenler de dahil) çözünebilir
durumdan çözünemez duruma geçmelerini sağlar. Böylece, bunların bitki
tarafından emilmelerini önler. Bunların zamanla çakıl gibi çözünemez
hale gelip, dibe çökmesi sonucu toprak temizlenir.
LEONARDİTİN FİZİKSEL FAYDALARI
• Toprağın
yapısını düzeltir. Kil mineralleri ile birleşerek toprağı daha
tanecikli duruma getirir. Böylece, toprağın hava ve su geçirgenliği
artar. Toprağın gevşekliği ve işlenebilirliği artar, topaklanma önlenir.
Verimsiz killi toprakların parçalanmasını sağlayarak verimli toprak
haline dönüştürür. Toprağın zamanla sıkışmasını önleyerek daha havadar
ve kabarık kalmasını sağlar.
• Toprağın havalanma özelliğini artırır. Köklerin daha iyi havalanmasını sağlar. Yorgun toprakları gençleştirir.
•
Toprağın su tutma kapasitesini artırır (Kendi ağırlığının 20 katı fazla
ağırlıktaki suyu tutabilme yeteneği vardır). Topraktaki su miktarını
dengeler ve düzenler. Böylece, bitkinin kuraklığa karşı direnci artar ve
kuraklık şartlarında bile daha iyi verim alınmasını sağlar. Daha az su
ile daha verimli bir sulama için zemin hazırlar.
• Uygun tohum yatağı şartları hazırlar.
•
Topraktaki kolloidlerin (çok küçük toprak parçacıklarının) birbirlerini
tutma yeteneklerini artırır. Topraktaki erozyonu azaltır.
• Toprağın rengini koyulaştırarak daha fazla güneş enerjisinin emilmesini sağlar.
LEONARDİTİN BİYOLOJİK FAYDALARI
•
Hücre bölünmesini hızlandırır. Dolaysıyla, bitkinin büyümesi ve
gelişmesi de hızlanır. Fidelerin daha hızlı ve kuvvetli büyümelerini
sağlar.
•
Kök oluşumunu ve gelişimini hızlandırır. Kökleri kuvvetlendirir.
Köklerin, özellikle uzunlamasına, büyümesi ve gelişmesi üzerine uyarıcı
etkisi vardır. Bitki köklerinin uzunluklarında, kesitlerinde ve özgül
ağırlıklarında önemli ölçüde artışlar sağlar. Bunun sonucu olarak da,
bitki daha fazla besini bünyesine alabilir ve hastalıklara karşı daha
dirençli olur. Ayrıca, bu güçlü ve daha geniş alana yayılmış olan
köklerle, bitkinin stabilizesi artar, topraktaki suyu bulma ve absorb
etme yeteneği fazlalaşır.
• Tohumda çimlenmeyi hızlandırır. Bitkinin hayatta kalabilme yeteneğini artırır.
•
Bitki hücre zarlarının geçirgenliğini artırır. Dolayısıyla, bitkinin
topraktan daha fazla besini almasını ve kullanmasını sağlar.
• Bitki bünyesinde vitamin miktarlarının artmasını sağlar.
• Bitkide; klorofil, C vitamini, şeker, amino asitler ve diğer önemli bileşenlerin oluşmasını teşvik eder. Fotosentezi artırır.
• Bitkide hücre enerjisinin fazlalaşmasını sağlar.
• Bitki metabolizmasını düzenleyerek azot bileşenlerinin birikmesini önler.
•
Yararlı toprak mikro organizmalarının gelişmeleri ve çoğalmaları
üzerinde uyarıcı etki yapar. Bunların topraktaki miktarını ve
aktivitelerini artırır.
• Bitki enzimlerini uyarır. Bitkinin enzim üretimini artırır.
• Bir organik katalizör olarak görev yapar.
•
Bitkinin soğuğa, sıcağa, ve fiziksel etkilere karşı dayanıklılığını
artırır. Böcek ve hastalıklara karşı direncini çoğalır. Bünyesinde
bulunan antibiyotikler ve phenolik asitler gibi biyolojik aktif
bileşenlerin bitkinin hastalıklara karşı direncinin artmasında önemli
etkisi vardır.
• Meyvelerde (üründe) hücre duvarları kalınlığının artmasını sağlar. Böylece, ürünün depolanma süresi ve raf ömrü uzar.
•
Elde edilen ürün (meyve, sebze, çiçek, dene, kök gibi) daha kaliteli
olur. Bunların, dış görünüşlerinin daha göz alıcı ve besin değerlerinin
daha yüksek olmasını sağlar. Tahıl ve hububatlarda; daha fazla protein
içeriği ve amino asit içeriğinde daha fazla denge elde edilir. Bütün
bunlar ürünün pazardaki değerini artırır.
kaynak:http://afsinleonardit.blogspot.com.tr/2017/02/afsin-leonardit.html